Translation of "Yerine" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Yerine" in a sentence and their spanish translations:

Onun yerine...

En cambio,

Yerine dön.

Vuelve al lugar de donde viniste.

- Sohbet yerine çalışın!
- Konuşmak yerine çalışın!

¡Trabaja en vez de conversar!

Kendi gitme yerine yerine erkek kardeşini gönderdi.

En vez de ir él mismo, envió a su hermano en su lugar.

Semptomları bastırmak yerine

y parecía atacar las causas subyacentes

Bunun yerine size

En cambio, si les hablo

yerine getirilmeyen sözlerin

solemos pecar de absoluta ignorancia

Eşyalarını yerine koy.

- Guarda tus cosas.
- Guarde sus cosas.

Görevini yerine getirmelisin.

- Tienes que cumplir con tu deber.
- Debes cumplir con tu deber.

Aptal yerine konuldun.

Te han engañado.

Sözlerini yerine getirmelisin.

Debes cumplir tus promesas.

Elbiselerini yerine koy.

Guarda tu ropa.

Onun yerine gideyim.

Déjame ir en lugar de él.

Senin yerine geleceğim.

- Voy a ir a tu casa.
- Iré donde ti.

Kitabı yerine koyun.

Pon el libro en su sitio.

Emirlerimi yerine getir!

¡Cumpla usted mis órdenes!

Önden bağlı olmak yerine

Pueden sospechar que en vez de estar conectadas por delante

Bazen sorunlarımızla uğraşmak yerine

A veces ensayamos una sonrisa

Düşünmeden hareket etmek yerine,

en vez de actuar sin pensar,

Dayanıklılık uzmanı olmak yerine,

En vez de ser la experta en resiliencia

Caddeler yerine yürüyüş alanları

y con pasajes peatonales en lugar de calles,

Ve herkese fikirleri yerine

Pero en vez de opiniones

Bunun yerine şunları sormalıyız:

En vez de eso, deberíamos preguntarnos:

Ama yeminini yerine getirdi.

Pero ha cumplido su voto.

Görevini yerine getirmeye çalış.

Trata de cumplir con tu deber.

Aptal yerine konulmaktan hoşlanmıyorum.

No me gusta que me hagan quedar como un tonto.

Tom şemsiyesini yerine koydu.

Tom abrió su paraguas.

Çocuk gülmek yerine ağlar.

El niño llora en vez de reír.

Bilinci hâlâ yerine gelmedi.

- Él no ha recobrado aún el conocimiento.
- Todavía no ha recuperado la consciencia.

O görevini yerine getirdi.

Él cumplió con su misión.

Sonunda ricamı yerine getirdi.

Al fin cumplió mi petición.

Tom'un bilinci yerine geldi.

Tom recobró el conocimiento.

Beni aptal yerine koyamazsın.

No me puedes engañar.

Fransızca yerine Rusça öğrendik.

Hemos aprendido ruso en vez de francés.

Tom'un bilinci yerine geliyor.

Tom está recobrando el conocimiento.

Onun yerine Tom'a sor.

Pregunta a Tom en su lugar.

Almanca yerine Fransızca öğrendim.

Aprendí francés en vez de alemán.

Onun yerine toplantıya katıldım.

Asistí a la reunión en su lugar.

Para yerine zaman istiyorum.

Yo deseo tiempo en lugar de dinero.

Kendimi aptal yerine koydum.

Hice el ridículo.

Beni aptal yerine koydun.

Me has engañado.

Onun yerine bunu dene.

Espera, hazlo así.

O, yükümlülüğünü yerine getirdi.

Él cumplió con su deber.

Kim senin yerine geçiyor?

¿Quién te sustituye?

O, yükümlülüklerini yerine getirmedi.

Fue infiel a sus deberes.

Beni aptal yerine koymazsın.

A mí no me engañas.

Onun yerine onlara sor.

Pregúntale en su lugar a ellos.

Onun yerine ona sor.

Pregúntale en su lugar a él.

Babasının yerine o gitti.

Él fue en lugar de su padre.

Konuşmak yerine hareket edin.

Actúa en vez de hablar.

Araba park yerine uyacak.

El coche cabrá en el aparcamiento.

Seni aptal yerine koydular.

- Te han engañado.
- Los han engañado.

Onun emirlerini yerine getirmeliyiz.

Debemos cumplir sus órdenes.

Tom elbiselerini yerine koydu.

Tom recogió su ropa.

Onun yerine evde kalacağım.

En lugar de eso, me quedaré en casa.

Ağlamak yerine harekete geçmelisin!

¡En vez de llorar, deberías actuar!

"Bunun yerine ne olmasını isterdim?"

"¿Qué me gustaría que ocurriera en cambio?"

Pekala, herkes rahatça yerine yerleşsin,

Así que les pediré que se sienten cómodamente,

Yaralı ve güvensiz hissetmek yerine

la oposición, la ridiculización y hasta la lástima

"Neden?" yerine "Nasıl?" diye sormalıyız.

En vez de "¿por qué?", debería ser "¿cómo".

Bu durumda, kuledeki bekçi yerine

En este caso, no es un guardia en una torre,

Bunun yerine Batı uyumayı seçti.

Sin embargo, Occidente eligió dormirse.

Kırmak yerine, ölmeyi seçeceğini biliyorum.

que decirle a otro hombre que está sufriendo.

Kimsenin adam yerine koymaması yüzünden

porque nadie reemplaza al hombre

O inancın gereklerini yerine getirdiğimizi

que cumplimos los requisitos de esa creencia.

Bunun yerine hafif süvari alayına

un regimiento de húsares.

Ve o düzensiz hamle yerine...

Y no comió como antes…

Okula gitme yerine evde kaldı.

En vez de irse a la escuela se quedó en casa.

Lütfen onu tekrar yerine koy.

Por favor, devuélvelo a su sitio.

TV izlemek yerine iskâmbil oynayalım.

Vamos a jugar a las cartas en vez de ver la televisión.

Askerler emirlerini yerine getirmek zorundadır.

Los soldados deben cumplir sus órdenes.

O, şeker yerine bal kullanır.

- Él usa miel en vez de azúcar.
- Él toma miel en lugar de azúcar.

Babasının yerine oraya o gitti.

Él fue allí en lugar de su padre.

O, tereyağ yerine margarin sürdü.

- Ella untó margarina en lugar de mantequilla.
- Ella untó margarina en vez de mantequilla.

Kitabı okumayı bitirince yerine koy.

Después de que hayas terminado de leer el libro, ponlo de vuelta al sitio donde estaba.

Kahve yerine çay içmek istiyorum.

Me gustaría tomar té en lugar de café.

Tom John yerine Mary'yi aradı.

Tom llamó a Mary en vez de a John.

Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.

En vez de ir a tierra, nos quedamos en el barco.

Osaka yerine Tokyo'da yaşamayı seçti.

Él decidió vivir en Tokio en lugar de Osaka.

Çiçekler onun keyfini yerine getirdi.

Las flores la animaron.

Tom'a onun yerine onu yaptırdım.

Mejor, hice que Tom lo hiciera.

Tom emri yerine getirmeyi reddetti.

Tom se rehusó a dar la orden.

Tabakları dolaptaki yerine koyar mısın?

¿Puedes guardar los trastes en la lacena?

Her şey yerine geri gitti.

Todo volvió a su sitio.

Kendini onun yerine koymaya çalış.

Intenta ponerte en su lugar.

Bana verdiğin sözü yerine getirmelisin.

Debes cumplir la promesa que me hiciste.

Neden giysilerini geri yerine koymuyorsun?

¿Por qué no te vuelves a poner la ropa?

Burada yeme yerine eve gidelim.

En lugar de comer aquí vamos a casa.

Senin yerine onu görmeye gideceğim.

- Voy a verle yo en vez de tú.
- Voy a verle a él en vez de a ti.
- Voy a verle en tu lugar.

Bunun yerine, 10 dakika gülün

Y en su lugar ríanse tan solo 10 minutos,

Şiddete başvurma yerine aklımızı kullanmalıyız.

Deberíamos apelar al sentido común en vez de recurrir a la violencia.

Kitaplarınızı ve defterlerinizi yerine koyun.

Guarden sus libros y cuadernos.

O onu enayi yerine koydu.

Ella le engañó.

Tom Mary'yi aptal yerine koydu.

Tom engañó a Mary.

Tom Mary'nin beklentilerini yerine getiremedi.

Tom no podía estar a la altura de las expectativas de Mary.

TV izleme yerine dışarıda oynayın.

Ve a jugar afuera en vez de ver la tele.