Translation of "Dans" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Dans" in a sentence and their arabic translations:

Dans etmek istersen, birlikte dans edelim.

إذا اردت أن ترقُص, هيا نرقص معاً.

- Dans etmek istiyor.
- O dans etmek istiyor.

هي تريد أن ترقص

Dans etmeyi severler.

يحبون الرقص.

Onunla dans edeceğim.

سأرقص معه.

Dans etmekten usandım.

تعبت من الرقص

Sami dans etti.

رقص سامي.

- Benimle dans etmek istedi.
- Bana dans teklif etti.

طلب مني أن أرقص.

Uzun yıllardır dans ediyordu.

لسنوات عدة.

Dans etmeyi çok severim.

أحب الرقص.

Burası şeffaflıkla dans ediyor.

حسنًا! يعزف هذا المبنى لحن الشفافية.

Mary iyi dans edebilir.

تستطيع ماري الرقص جيدا.

Dans edebilirsin, değil mi?

يمكنك الرقص، أليس كذلك؟

Burada dans edebilir miyim?

ممكن أرقص هنا؟

Onlar dans etmeyi seviyorlar.

يحبون الرقص.

Fadıl dans etmeye başladı.

بدأ فاضل يرقص.

Sami dans etmeye başladı.

بدأ سامي يرقص.

Sami dans etmeyi seviyordu.

كان سامي يحبّ الرّقص.

Biz müzik eşliğinde dans ettik.

رقصنا على أنغام الموسيقى.

Şarkı söyleyelim ve dans edelim.

لنغني و نرقص.

Dans edebilirsin, öyle değil mi?

أنتَ يمكنك الرقص, أليس كذلك؟

Benim en sevdiğim dans tango.

رقصتي المفضلة هي التانجو.

Tom'un dans ettiğini hiç görmedim.

لم أرَ توم يرقص أبدا.

Benimle dans etmek ister misin?

- هل ترغب في الرقص معي؟
- هل ترغبين في الرقص معي؟

Judy çok iyi dans eder.

جودي ترقص جيدا.

Salsa kulüplerinde sabaha kadar dans ederdim.

أرقص في كثير من الليالي في نوادي السالسا.

çocuğun dans kursu var, piano öğreniyor

الطفل لديه دورة رقص ، تعلم البيانو

Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.

أفضل الغناء على الرقص.

Ve balo salonundaki dans pistinde bir gece

ذات ليلة على أرضية غرفة الرقص،

dans ettik ve kendimizi zevke teslim ettik.

رقصنا، رقصنا، سلمنا أنفسنا للفرح."

Bu manastır sessizlik ve ormanla dans ediyor.

يعزف هذا الدير لحن الصمت والغابة.

Tom Mary'ye dans etmek isteyip istemediğini sordu.

سأل "توم" "ماري" ما إذا كانت تود الرقص

Tom'u başka bir kızla dans ederken gördüm.

رأيت توم يرقص مع فتاة أخرى.

Yani Taşikardi'de dans etmeyebilir tabii büyükannemiz, yani normal.

أعني ويمكن أن جدتنا لا تستطيع الرقص في Taşikardi، طبيعي جدا.

Masanın üstünde dans etme hakkında bir kitap var.

يوجد كتاب عن الرقص على المنضدة .

Parklarda benim şarkılarla dans eden dünya güzeli ergenlerle tanıştım.

مجموعة عمل في زونجولداك ورقصت بأغاني في المتنزهات.

Mark'ı ilk gördüğümde benden ona dans etmeyi öğretmemi istedi.

عندما قابلت مارك طلب مني أن أعلّمه الرقص.

Oyunculuk ve dans kariyeri için cesur bir kararla Los Angeles'a taşındı

إنتقلت إلى لوس أنجلوس في رحلة لها لتحصيل مهنة في مجال التمثيل والرقص،