Translation of "Uzun" in Arabic

0.018 sec.

Examples of using "Uzun" in a sentence and their arabic translations:

Hayat uzun, uzun bir yoldur.

الحياة طريق طويل جداً.

Parola uzun.

كلمة السر طويلة.

Yol uzun.

الطريق طويل.

Uzun süremez.

لا يمكن أن يدوم طويلا.

- O benden daha uzun.
- Benden daha uzun.

هو أطول مني

"Bu çok uzun,"

"إنه طويل جدًا"

Birçok uzun yürüyüşte,

في جولاتي الطويلة المتعددة،

Uzun süredir suskunum.

لقد كنت صامتا لمدة طويلة

Uzun süre görüşmedik.

لم أرك منذ زمن.

Fazla uzun kalma!

لا تطل البقاء!

Bugün uzun kalamam.

- لا يمكنني المكوث طويلا اليوم.
- لا يمكنني البقاء طويلا اليوم.

Ben uzun boyluyum.

أنا طويل.

O oldukça uzun

هو طويل جدّا.

- Maria'nın uzun saçı var.
- Maria'nın uzun saçları var.

شعر ماريا طويل.

- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.

- للأرنب أذنان طويلتان.
- الأرنب لديه أذنان طويلتان.

uzun yıllardır dans ediyordu.

لسنوات عدة.

Burada uzun süre kalmayacaklar

ولكن لا يبقون معنا كثيرًا

uzun, yakışıklı, mükemmel gülüyor.

" طويل و وسيم ، و ذو ابتسامة مثالية "

Umarım çok uzun yaşarım.

أنا أتمنى أن أعيش طويلاً.

uzun dönemli olgularla bırakılır.

أو طويلة المدى كظاهرة (إل نينيو).

Yeni Ay uzun sürmez.

‫لا يدوم المحاق طويلًا.‬

Ama çok uzun sürdüremiyor.

‫لكنه لا يستطيع الاستمرار فيه لوقت طويل.‬

uzun bir süre tartıştı.

ولماذا كان ناجحًا للغاية.

Onun uzun saçı var.

لديها شعر طويل

Görev uzun zamandır biliniyor.

هذه القضية معروفة منذ وقت طويل.

Yorgunum. Uzun bir gündü.

- أنا متعب. لقد كان يوماً طويلاً.
- أنا متعبة. لقد كان يوماً طويلاً.

Tavşanların uzun kulakları vardır.

للأرانب آذان طويلة.

Biz uzun süredir arkadaşız.

نحن أصدقاء قدامى.

O uzun boylu değil.

ليست طويلة.

Uzun süre Tom'u bekledim.

انتظرت توم لوقت طويل.

Bu uzun bir kalem.

هذا قلم طويل.

O uzun bina nedir?

ما ذلك المبنى الطويل؟

Tom uzun ve güçlüdür.

توم طويلٌ وقويّ.

Çok uzun süren ilişkiler?

العلاقات التي تستمر لمدة طويلة جداً ؟

Bu uzun bir zaman,

إن هذا لوقت طويل،

Biz uzun zamandır konuşmadık.

لم نتحدث منذ وقت طويل.

Uzun yıllardır burada çalışırım.

لقد عملت هنا لسنوات عديدة.

Uzun zamandır balık tutmuyorum.

لم أقم بصيد السمك منذ وقت طويل

Uzun vadeli değişim için olmalı

يجب أن يكون التغيير على المدى الطويل

Daha uzun, daha mı yakışıklıyız?

هل نحن أطول وأكثر وسامة؟

Uzun vadede, medeniyet ve dayanışma

وحقيقة الحضارة والتعاون هذه،

Uzun süredir düşünmediğim şeyler hakkında.

أشياء لم أفكر بها منذ زمن طويل،

Bana uzun süren hoşnutluk hissettiriyordu.

والذي منحني شعوراً مديداً بالاطمئنان.

Binanın içi 1,5 kilometreden uzun.

يبلغُ طول المبنى ميلًا واحدًا.

Bunu uzun bir süre unutmuştum.

نسيت هذه الذكرى لفترة طويلة.

Artıklar açlıklarını uzun süre bastırmayacaktır.

‫لن يُشبع هذا الفتات جوعها طويلًا.‬

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

‫نداءات طويلة المدى تنتقل عبر الظلام.‬

Dava çok uzun yıllar sürdü

استغرقت المحاكمة سنوات عديدة

Uzun süredir su altında olduğumdan,

‫بقيت تحت الماء لوقت طويل،‬

Meg Ken kadar uzun boylu.

مج بطول كن.

Uzun boylu adam evden çıktı.

الرجل الطويل خرج من البيت.

O uzun bir mektup yazıyor.

إنه يكتب رسالة طويلة.

O senin kadar uzun boylu.

إنها بنفس طولك.

O uzun zaman önce oldu.

لقد حدث هذا منذ وقت طويل.

- Ben uzun boyluyum.
- Ben, uzunum.

أنا طويل.

O uzun bir hayat yaşadı.

- عاش حياة مديدة.
- عاش حياة طويلة.

Keşke biraz daha uzun olabilseydim

لو فقط كنت أطول بقليل!

Tom uzun boylu ve güçlü.

توم طويلٌ وقويّ.

O kadar uzun beklemek istemiyorum.

لا أريد أن أنتظر هذا أطول.

Göl buradan uzun bir mesafedir.

البحيرة بعيدة جداً عن هنا.

Bu, gördüğüm en uzun adamdır.

هذا هو أطول إنسان رأيته في حياتي.

Mary onun kadar uzun değildir.

ماري ليست بطوله.

O benden çok daha uzun.

- إنها أطول مني بكثير.
- إنها تفوقني طولاً بمقدار كبير.
- الفرق بيني و بينها في الطول كبير.

Tom uzun süredir Mary'ye yazmadı.

لم يراسل توم ماري منذ زمن بعيد.

Neden bu kadar uzun sürüyor?

لم تأخذ كلّ هذا الوقت؟

Mary uzun boylu ve güçlü.

ماري طويلة وقويّة.

O, sınıfta en uzun boyludur.

هو الأطول في الصف.

Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

عاش توم في بوسطن لمدة طويلة.

Saçım Tom'unki kadar uzun değil.

شعري ليس بطول شعر توم.

Çok uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım

أرسل صديق لي لم أره منذ سنوات

Ders işlediğim uzun günün bir akşamı

في مدرسة دنفر الابتدائية،

Bu problem uzun süredir ilgimi çekiyor.

لطالما أثارت هذه المشكلة اهتمامي،

Tekelde o kadar uzun süre tutunur.

كلما احتفظوا باحتكارهم.

Bu halat tırmanmak için oldukça uzun.

‫هذا تسلّق طويل بالحبل.‬

Atlamak istiyorsunuz! Bu uzun bir mesafe.

‫تريد أن أقفز منه؟‬ ‫هذا طريق طويل للأسفل.‬

Bu kurdu uzun süre uzak tutamayız.

‫لا يمكننا منع هذا الذئب‬ ‫أكثر من هذا.‬

Yirmi yıldan uzun bir süre sonra,

بعد أكثر من 20 سنة،

Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.

ابتسمت طويلًا بسبب هذا الحدث.

Ancak uzun süreli iklim dengesi tuhaf,

لكن استقرار المناخ على المدى البعيد هو أمر غريب،

Sonra uzun bir bekleyiş dönemi geldi.

ثم مررنا بمرحلة انتظار طويلة.

Aşağıya kadar uzun bir yol var.

‫المسافة طويلة.‬

En fazla biraz daha uzun sürer.

قد يستغرق الأمر وقتًا أطول قليلًا.

Yolculuğun çok uzun süreceğini söylediklerinde ise

عندما يقولون أن الرحلة ستستغرق وقتًا طويلاً

Ama uzun süre utanç içinde kalmadı.

لكنه لم يبق في الخزي لفترة طويلة.

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

‫كنت أعمل بجد لوقت طويل،‬ ‫وكنت أرهق نفسي فحسب.‬

Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.

‫استغرق الأمر وقتًا طويلًا لأدرك الأمر.‬

Sınıfındaki bütün çocuklardan daha uzun boyludur.

هو أطول من أي طفل آخر في قسمه.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

ذراعيها و رجليها طوال.

Bir filin uzun bir burnu vardır.

- لدى الفيل أنف طويل.
- لدى الفيل أنفٌ طويل.

Ben uzun mesafeler yürümeye alışkın değilim.

لست معتادا على مشي مسافات طويلة.

Oğlum şimdi benim kadar uzun boylu.

إبني بنفس طولي حالياً.

Ben sadece biraz daha uzun kalacağım.

سأبقى أكثر قليلا.

Tom o kadar uzun boylu değil.

توم ليس طويلاً جداً.

Ağabeyim gerçekten uzun boylu, yaklaşık 1.80m.

أخي الأكبر طويل القامة حقاً، يبلغ حوالي 1.8 متر.

Bütün kardeşlerim benden daha uzun boylular.

جميع اخوتي أطول قامة مني.

Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.

في سالف العصر والأوان، في الهند، عاش قرد وثعلب وأرنب معًا في سعادة.

Bu, uzun zamandır sosyal ilişkilerde size oluyor.

منذ مدة طويلة وهذا يحدث لك في المواقف الاجتماعية.

Ancak uzun vadede her zaman işe yaramaz.

لكنّها لا تجدي نفعاً دائماً على المدى البعيد.