Examples of using "Pendiente" in a sentence and their turkish translations:
Mary bir küpeyi kaybetti.
Seninle paylaşacak bir kozum var.
Halâ yapılmamış bir sürü işim var.
Bu kolyeyi size vereceğim.
Çantaya göz kulak olun.
Taktığım kolyeyi bana teyzem verdi.
O tekrar küpeyi kulağına takmaya çalıştı.
Ona dikkat et.
o zaman benim dünyanın yuvarlaklığına dair en azından bir eğim dahi görmem gerekmez mi diyor