Examples of using "Marea" in a sentence and their turkish translations:
Dalgalar yükseliyor.
Gelgit içeri geliyor
Tamam, gelgit gerçekten hızlı bir şekilde gelmeye başladı.
Gelgitin yön değiştirmesini beklerlerken...
Gelgit nihayet tersine dönüyor.
"Hisler gelgit gibi geri çekildiğinde,
O, akıntıya karşı yüzüyor.
O, her şeye rağmen istediğini aldı.
1812 savaşın gidişatını gördü.
ve bütün olanaksızlıklara rağmen masalı anlatmak için yaşamış,
Fakat yüksek gelgit, kıyıya daha büyük tehlikeler çekmiş durumda.
Gelgitlerin kıyılara etkisi çok büyük boyutlara varabilir.
Sular yükselene kadar... ...onu zorlu bir gece bekliyor.
Kayalık havuzunun oyuncuları her gelgitte değişir.
Zaman, gelgit ve cehennemden gelen kökler ile mücadele ediyorum.
Gelgit çekildiği zaman plaj boyunca yürüdüm.
Ah, gelgitler arttıkça çamur daha da derinleşiyor.
Dolunayla birlikte... ...gelgit suları en yükseğe çıkar.
Ama bu bizi kayalıkların hemen kenarında ve gelgitin merhametine bırakıyor.
Gelgit, döllenmiş yumurtaları resifteki aç karınlardan uzağa savuruyor. Onları derin sulara yolluyor.
Yeni Ay'ın oluşturduğu gelgitten faydalanarak binlerce soydaşıyla beraber yüzeye çıkıyor.