Examples of using "Lujo" in a sentence and their turkish translations:
Bu bir lüks.
O lüks içinde yaşıyor.
Onlar lüks bir otelde kaldılar.
O lüks içinde yaşardı.
Evi çok lüks bir şekilde döşediler.
Lüks içinde yaşarlardı.
O bana altın bir lüks saat verdi.
Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.
Karşılayamayacağımız bir lüks.
Taksiye binmek benim için bir lüks.
Pahalı bir araba almayı göze alamam.
ve lüks bir AVM'nin hemen yanında.
Sanatı lüks mü yoksa ihtiyaç olarak mı görüyoruz?
Otel kelimelerle ifade edilemeyecek kadar gösterişliydi.
Yedinci katta dört lüks restoran var.
O, Merkez Parka yakın lüks bir dairede yaşıyor.
Bazen kendinizi biraz lüksün içinde şımartabilirsiniz.
Karanlığa rağmen... ...uyumayı göze alamazlar.
Tom'un her ikisine gücü yetmez.
O zamanlar beyaz ekmek ve et, lüks olarak kabul edilirdi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde otomobil bir lüks değil, bir gerekliliktir.
O, olayı ayrıntılı olarak anlattı.
O bir ev satın alabilir, bir araba da cabası.