Translation of "Vive" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Vive" in a sentence and their turkish translations:

Vive.

Yaşa.

- ¿Él vive aquí?
- ¿Vive aquí?

O burada mı yaşıyor?

- ¿Dónde vive él?
- ¿Dónde vive?

- O nerede yaşıyor?
- O nerede oturuyor?

- ¿Sabes dónde vive?
- ¿Sabéis dónde vive?

Onun nerede yaşadığını biliyor musun?

- ¿Dónde vive?
- ¿Dónde viven?
- ¿Usted dónde vive?

Nerede yaşıyorsunuz?

- Sé dónde vive.
- Sé dónde ella vive.

Onun nerede yaşadığını biliyorum.

- Ella vive en Londres.
- Vive en Londres.

- O Londra'da yaşamaktadır.
- O, Londra'da yaşıyor.

- Nadie vive aquí.
- Aquí no vive nadie.

Burada kimse yaşamıyor.

- Él vive en Kioto.
- Vive en Kioto.

O, Kyoto'da yaşıyor.

- ¿Sabes dónde vive?
- ¿Sabes dónde vive ella?

- Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musunuz?
- Onun nerede yaşadığını biliyor musunuz?

- ¿Dónde vives?
- ¿Dónde vive?
- ¿Dónde viven?
- ¿Dónde vive usted?
- ¿Usted dónde vive?

- Nerede yaşıyorsun?
- Nerede yaşıyorsunuz?
- Nerede yaşarsın?
- Nerede yaşarsınız?

"La gente vive aquí", "La gente vive aquí",

"burada insanlar yaşıyor, burada insanlar yaşıyor."

- ¿Dónde vive ella ahora?
- ¿Ahora dónde vive él?

O, şimdi nerede yaşıyor?

- Él vive en Tokio.
- Ella vive en Tokio.

O, Tokyo'da yaşıyor.

- Ella vive en Nagasaki.
- Él vive en Nagasaki.

O, Nagasaki'de yaşıyor.

- Él vive allí solo.
- Él vive ahí solo.

Orada yalnız yaşamaktadır.

- Aquí vive un oso.
- Un oso vive aquí.

Burada bir ayı yaşar.

- Ella vive en Kioto.
- Él vive en Kioto.

O, Kyoto'da yaşıyor.

¡Vive en el momento, vive en la eternidad!

Şu anda yaşa, sonsuza kadar yaşa!

- Vive aquí cerca.
- Ella vive cerca de aquí.

O yakında yaşıyor.

Él vive cerca.

O yakın yaşıyor.

¿Sabéis dónde vive?

- Sizden biri onun nerede yaşadığını biliyor mu?
- Onun nerede yaşadığını bileniniz var mı?

Ella vive sola.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Vive en Yokohama.

O Yokohama'da yaşıyor.

Sé dónde vive.

- Onun nerede yaşadığını biliyorum.
- Nerede yaşadığını biliyorum.

Vive en Londres.

- O Londra'da yaşamaktadır.
- O, Londra'da yaşıyor.

Él vive solo.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

¿Dónde vive ella?

Nerede yaşıyor?

¿Sabes dónde vive?

- Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musun?

Tom vive cerca.

Tom yakında yaşıyor.

¿Dónde vive él?

O nerede yaşıyor?

Vive aquí cerca.

O yakında yaşıyor.

¿Dónde vive John?

John nerede yaşıyor?

Vive en Turquía.

Türkiye'de yaşıyor.

Tom vive acá.

Tom burada yaşıyor.

Tom vive allí.

Tom orada yaşıyor.

¿Quién vive aquí?

Burada kim yaşıyor?

¿Tom vive aquí?

Tom burada yaşamıyor mu?

¿Dónde vive Tom?

Tom nerede yaşıyor?

Ahora vive aquí.

O şimdi burada yaşıyor.

Él vive aquí.

O burada yaşıyor.

¿Él vive aquí?

O burada yaşıyor mu?

¿Vive alguno aquí?

Burada kimse yaşıyor mu?

- El viejo vive solo.
- El hombre viejo vive solo.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- Él vive en un apartamento.
- Vive en un apartamento.

O bir apartman dairesinde yaşıyor.

- Dime exactamente dónde vive él.
- Dígame exactamente dónde vive.

Onun nerede yaşadığını bana tam olarak söyle.

- Él ya no vive aquí.
- Ya no vive aquí.

O artık burada yaşamıyor.

- Ella vive en Nueva York.
- Vive en Nueva York.

O, New York'ta yaşar.

- Aún vive con sus padres.
- Todavía vive con sus padres.
- Él todavía vive con sus padres.
- Él aún vive con sus padres.

O hala anne ve babasıyla birlikte yaşıyor.

- Ella no vive más ahí.
- Ella ya no vive allí.

O, artık orada yaşamıyor.

- Ella vive en el campo.
- Ella vive en el país.

O kırsalda yaşıyor.

- Ella vive en Nueva York.
- Él vive en Nueva York.

O, New York'ta yaşar.

- ¿Tom vive lejos de acá?
- ¿Tom vive lejos de aquí?

Tom buradan uzakta mı yaşar?

- Su prima vive en Europa.
- Su primo vive en Europa.

Kuzeni Avrupa'da yaşıyor.

- Vive en el quinto pino.
- Vive en el quinto coño.

O çok uzakta yaşıyor.

- Él no vive en Taskent.
- Ella no vive en Taskent.

O, Taşkent'te yaşamıyor.

- Ella vive en el bajo.
- Ella vive en el entresuelo.

- O, zemin katta yaşar.
- O, zemin katta oturuyor.

- No puedo decirte dónde vive Tom.
- No puedo deciros dónde vive Tom.
- No puedo decirle dónde vive Tom.
- No puedo decirles dónde vive Tom.

Tom'un nerede yaşadığını sana söyleyemem.

"La gente vive aquí".

''Burada insanlar yaşıyor.''

Y el vive alli

Ve orada can veriyor

Vive y deja vivir.

Yaşa ve yaşat.

Él vive encima mío.

O benim üst katımda yaşıyor.

¿Dónde vive tu tío?

Amcan nerede yaşıyor?

Tony vive en Kobe.

Tony Kobe'de yaşıyor.

Nadie vive para siempre.

Hiç kimse sonsuza kadar yaşamaz.

Tom vive en Boston.

Tom Boston'da yaşıyor.

Vive en ese apartamento.

O, apartmanda yaşıyor.

Vive cerca de aquí.

Buraya yakın yaşıyor.

Ella vive en Londres.

O, Londra'da yaşıyor.

Nadie sabe dónde vive.

Onun nerede yaşadığını hiç kimse bilmiyor.

Él vive en Cardiff.

O Cardiff'te yaşar.

Él vive en Marruecos.

O, Fas'ta yaşıyor.