Translation of "Solía" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Solía" in a sentence and their turkish translations:

- Solía ser profesor.
- Solía ser profesora.

Ben bir öğretmendim.

Solía balbucear.

Eskiden kekelerdim.

- Solía vivir allí.
- Yo solía vivir allí.

Orada yaşardım.

Solía empezar diciendo:

Genel olarak şöyle başladı:

Solía beber cerveza.

Bira içerdim.

No solía fumar.

Sigara içmezdim.

Él solía beber.

O eskiden içerdi.

Solía vivir aquí.

O burada yaşardı.

Solía llorar mucho.

Ben çok ağlardım.

Ella solía amarle.

O onu severdi.

Solía ser gordo.

Eskiden şişmandım.

- Aquí solía haber una iglesia.
- Solía haber una iglesia aquí.

Burada bir kilise vardı.

Solía ser casi imposible.

O neredeyse imkansızdı.

Solía venir los lunes.

O, Pazartesi günleri buraya gelirdi.

Tom solía odiar Boston.

- Tom, Boston'dan nefret ederdi.
- Tom Boston'dan nefret ediyordu.

Él no solía beber.

O içmezdi.

Ella solía jugar baloncesto.

O, basketbol oynardı.

Tom solía hacer eso.

Tom onu yapardı.

Tom solía ser presuntuoso.

Tom kibirliydi.

Mi padre solía viajar.

Babam seyahat ederdi.

Ella solía visitarme regularmente.

- O, beni düzenli olarak ziyaret ederdi.
- O düzenli olarak beni ziyaret ederdi.

Solía trabajar con Tom.

Tom'la çalışırdım.

Solía trabajar para Tom.

Tom için çalışırdım.

Yo solía creer eso.

Buna inanırdım.

Solía trabajar en Boston.

Boston'da çalışırdım.

Ella solía levantarse temprano.

O erken kalkardı.

Solía vivir en Qatar.

Ben Katar'da yaşıyordum.

Aquí solía ser tranquilo.

O burada huzurlu olurdu.

Yo solía comer pizza.

Pizza yerdim.

Tom solía escribir canciones.

Tom şarkılar yazardı.

Él solía levantarse temprano.

O erken kalkardı.

Tom solía ser conservador.

Tom muhafazakardı.

Yo solía ser adinerado.

Eskiden zengindim.

Papá solía golpear a Priya

Priya iyi bir çocuk olsa bile

Como mi abuela solía decir,

Büyükannemin her zaman söylediği gibi:

Solía admirarle, pero ya no.

Ona hayranlık duyardım ama artık duymuyorum.

Solía leer novelas al azar.

Rastgele roman okurdum.

Él solía leer de noche.

O geceleri kitap okurdu.

Solía ser un chico imaginativo.

Hayalperest bir çocuktu.

Tom solía beber como pez.

Tom eskiden çok fazla içerdi.

Tom solía ser mi novio.

Tom benim erkek arkadaşımdı.

Yo solía tener tu edad.

Ben senin yaşındaydım.

Solía ser un hombre callado.

O, sakin bir adamdı.

Él solía ser un caballero.

O bir centilmendi.

Yo solía ser como Tom.

Ben Tom gibiydim.

Solía escuchar programas en inglés.

İngilizce programlar dinlerdim.

Solía rezar antes de dormir.

Uyumadan önce dua ederdi.

Tomás solía tocar la guitarra.

Tom gitar çalardı.

El teatro solía abrir temprano.

Tiyatro erken açardı.

Tom nunca solía hacer eso.

Tom asla onu yapmazdı.

Solía haber un puente aquí.

Burada bir köprü vardı.

Esta tienda solía reciclar papel.

- Bu mağaza sadece geri dönüştürülmüş kâğıt kullanır.
- Bu dükkan yalnızca geri dönüştürülmüş kağıt kullanır.

Ella solía salir con él.

O onunla çıkardı.

Ella solía vivir con él.

O onunla yaşardı.

Su madre solía ser cantante.

Onun annesi bir şarkıcıydı.

Tom solía salir con Mary.

Tom, Mary ile flört ederdi.

Mary solía jugar con muñecas.

Mary oyuncak bebeklerle oynardı.

Tom solía trabajar para Mary.

Tom, Mary için çalışırdı.

Tom solía jugar al golf.

Tom eskiden golf oynardı.

Solía ser divertida en las fiestas,

Partilerde eskiden eğlenirdim

Papá solía golpearla todos los días.

babası onu her gün dövüyordu.

Ahí solía vivir un monstruo espantoso.

Orada korkunç bir canavar yaşardı.

Él solía amarme, contestó ella tristemente.

"O beni severdi," diye cevapladı üzgün bir şekilde .

Solía haber una cabaña por ahí.

Buralarda bir kulübe vardı.

Solía haber una tienda justo aquí.

Burada bir mağaza vardı.

Él solía meditar por la mañana.

Sabahleyin meditasyon yapardı.

Solía ir al colegio con él.

Onunla birlikte okula giderdim.

Solía jugar al tenis los domingos.

Pazar günü tenis oynardı.

Ella solía vivir en el lujo.

O lüks içinde yaşardı.

Mi papá solía conducir un Escarabajo.

- Babam bir Beetle kullanırdı.
- Babam bir Beetle sürerdi.

Solía tener un reproductor de MiniDisc.

Bir MiniDisc çalarım vardı.

Ella solía vivir en Tel Aviv.

O Tel Aviv'de yaşardı.

Él solía ser un buen chico.

O, hoş bir çocuktu.

Ella solía trabajar para nuestra compañía.

Bizim şirket için çalışırdı.

Solía ir al museo los domingos.

Pazar günü müzeye giderdi.

Solía ir al cine los domingos.

Pazar günleri sinemaya giderdi.

Tom solía comer mucha comida basura.

Tom çok abur cubur yerdi.

Ella solía rezar antes de acostarse.

- Uyumadan önce dua ederdi.
- Yatağa gitmeden önce dua ederdi.

Solía ir con frecuencia a pescar.

O sık sık balık tutmaya giderdi.

Quiero saber quién solía vivir aquí.

Burada kimin yaşadığını bilmek istiyorum.

Mi hermana solía encargarse del parterre.

Çiçekliğe kız kardeşim bakardı.

Solía jugar al tenis en secundaria.

Lisede tenis oynardım.