Translation of "Llevaron" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Llevaron" in a sentence and their turkish translations:

Se llevaron todo.

Her şey alındı.

¿Dónde ellos lo llevaron?

Onlar onu nereye götürdü?

Le llevaron a la corte,

Mahkemeye çıkarıldı,

Llevaron a Tom a un hospital.

Tom hastaneye götürüldü.

Sus padres lo llevaron a pasear.

- Anne ve babası onu bir yürüyüş için götürdüler.
- Onun ebeveynleri onu yürüyüşe götürdü.

Los alumnos se llevaron los libros.

Kitaplar öğrenciler tarafından götürüldü.

La llevaron inconsciente hasta el hospital.

O bilinçsiz olarak hastaneye götürüldü.

Los equipos llevaron antenas de comunicación inflables

ve ekipler uydulara bağlanabilen şişirilebilir antenler

Me llevaron al circo por primera vez.

İlk kez bir sirke götürüldüm.

Tom y Mary nunca se llevaron bien.

Tom ve Mary asla geçinmediler.

Se llevaron a Tom en una camilla.

Tom'u sedyeyle götürdüler.

En seguida llevaron a cabo el proyecto.

Planı hemen gerçekleştirdiler.

Ellos lo llevaron a una casa cercana.

Onu yakındaki bir eve taşıdılar.

Llevaron a cabo esta gran encuesta con madres

Annelerle birlikte bu kapsamlı araştırmayı yürüttüler.

Sus repetidos delitos lo llevaron a la corte.

Tekrarlanan suçları onu mahkemeye getirdi.

Ellos lo llevaron al hospital por su fiebre.

Ateşi için onu hastaneye götürdüler.

Rompieron la ventanilla y se llevaron el bolso.

Arabanın camını kırıp çantayı aldılar.

¿Cuándo se llevaron a cabo las últimas elecciones?

Son seçimler ne zaman tamamlandı?

Finalmente lo llevaron al hospital y le dieron el antídoto,

En sonunda hastaneye götürülüp doğru panzehir verilince,

Las ambulancias llevaron a los heridos al hospital más cercano.

Yaralılar ambulanslarla en yakın hastaneye götürüldü.

En que mamá y papá la llevaron a la feria local

onu yerel lunaparka götürdüğü

En 2005, Martin Seligman y sus compañeros llevaron a cabo un experimento.

2005'te, Martin Seligmen ve arkadaşları bir deney yaptı.

En 1029, los daneses, apoyados por jarls locales, llevaron a Olaf al exilio.

1029'da, yerel sazlarla desteklenen Danimarkalılar, Olaf'ı sürgüne sürdü.

- Ellos se lo tomaron por la fuerza.
- Ellos se lo llevaron por la fuerza.

Onlar onu zorla aldılar.

El 7 de diciembre de 1815, lo llevaron a los Jardines de Luxemburgo en París.

7 Aralık 1815'te Paris'teki Lüksemburg Bahçelerine doğru yürüdü.

Llevaron a Tom al hospital para hacerle un lavaje de estómago porque comió algo tóxico.

Zehirli bir şey yediği için, onlar Tom'u midesini pompalatmak için hastaneye götürdüler.

Y solo lo salvaron de una muerte segura sus hombres, que lo llevaron de regreso a la seguridad.

ve sadece onu geri götüren adamları tarafından kesin bir ölümden kurtarıldı. Emniyet.

La segunda y tercera etapas llevaron la nave espacial a la órbita terrestre y luego a la luna.

İkinci ve üçüncü aşamalar uzay aracını Dünya yörüngesine ve daha sonra Ay'a taşıdı.

Sus aventuras lo llevaron al este, a la ciudad de Kiev, donde sirvió en la corte del Gran

Maceraları onu doğuya, Büyük Prens Yaroslav the Wise'ın

Los soldados lo arrestaron, le vendaron los ojos, luego lo llevaron detrás de su vehículo y uno de los soldados apuntó a su pierna y le disparó. Esta escena fue filmada y millones de personas de todo el mundo la vieron.

Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.