Translation of "Pasear" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Pasear" in a sentence and their turkish translations:

Le gusta pasear.

O yürüyüş yapmayı sever.

Salimos a pasear.

Dolaşmaya çıktık.

¿Podrías pasear al perro?

Köpeği gezdirir misin?

Me gusta pasear de noche.

Gece yürümeyi severim.

Me gusta pasear sin rumbo.

Amaçsızca yürümekten hoşlanırım.

¿Te importaría pasear al perro?

Köpeği gezdirir misin?

- Me gusta pasear.
- Me gusta caminar.

- Yürüyüş yapmayı severim.
- Ben yürümeyi severim.
- Yürümeyi severim.

Sus padres lo llevaron a pasear.

- Anne ve babası onu bir yürüyüş için götürdüler.
- Onun ebeveynleri onu yürüyüşe götürdü.

Fui a pasear con mi hijo.

Oğlumla birlikte bir yürüyüşe gittim.

Sacaré a pasear a mi perro.

Yürüyüş için köpeğimi dışarı çıkaracağım.

Fuimos a pasear a la plaza.

Meydanda bir yürüyüşe çıktık.

Le gusta pasear por el parque.

O, parkta yürümeyi sever.

Me gusta pasear bajo la lluvia.

Yağmurda yürümek istiyorum.

Después del desayuno fuimos a pasear.

Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktık.

A él le gusta pasear solo.

O yalnız yürümekten hoşlanır.

Solía pasear por la mañana temprano.

Sabahleyin erken yürüdüm.

- Prefiero pasear solo.
- Prefiero caminar solo.

Yalnız başına yürümeyi tercih ederim.

¿Podrías sacar al perro a pasear?

Lütfen köpeğini yürüyüşe çıkarır mısın?

Jane sacó a pasear a su perro.

- Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.
- Jane köpeğini yürüyüşe çıkardı.

No tengo ganas de salir a pasear.

Canım dışarı yürüyüşe çıkmak istemiyor.

Mi abuela sale a pasear de noche.

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.

Tom sacó a pasear a su perro.

Tom köpeğini yürüyüşe götürdü.

Mi padre sale a pasear cada mañana.

Babam her sabah yürüyüş için dışarı çıkar.

A Tom le gusta pasear con Mary.

Tom Mary ile yürümekten hoşlanır.

Deberías salir a pasear con los niños.

Çocuklarla yürüyüşe çıkmalısınız.

Tengo ganas de ir a pasear esta mañana.

Bu sabah canım yürüyüşe gitmek istiyor.

Mi pasatiempo favorito es pasear por la orilla.

En sevdiğim eğlence kıyı boyunca gezmektir.

Estoy muy cansado. No tengo ganas de ir a pasear.

Çok yorgunum. Canım şimdi yürüyüş yapmak istemiyor.

Saco mi perro a pasear, llueva o haga buen tiempo.

Hava nasıl olursa olsun, köpeğimi yürüyüşe götürürüm.

No tengo ganas de ir al cine. Mejor vayamos a pasear.

Canım sinemaya gitmek istemiyor. Onun yerine yürüyelim.

Pedro tiene una moto y le gusta mucho pasear con ella.

Pedro'nun motosikleti var ve ona binmeyi sever.

- Le gusta pasear por el parque.
- Le gusta andar en el parque.

O, parkta yürümeyi sever.

- A ella le gusta caminar conmigo.
- A ella le gusta pasear conmigo.
- Le gusta andar conmigo.

O benimle yürümeyi sever.