Translation of "Importaba" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Importaba" in a sentence and their turkish translations:

No me importaba.

Bu benim için önemli değildi.

Simplemente no me importaba.

Bu umurumda bile değildi.

No me importaba sentarme solo.

Tek başıma oturmayı önemsemem.

Tom dijo que no le importaba el pasado de Mary, aunque en realidad sí le importaba.

Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.

Pensé que no te importaba el dinero.

Paranın umurunda olmadığını sanıyordum.

Rusia importaba trigo de los Estados Unidos.

Rusya Amerika'dan buğday ithal etti.

No me importaba lo que tenía que hacer.

Ne yapmak zorunda olduğumu umursamadım.

Porque el significado de esas palabras no importaba,

çünkü farkettim ki kelimeler önemsizdi

Lo que más importaba era que estaban en el climaterio.

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

Dijo que no importaba si nos quedábamos o nos íbamos.

Kalmamız ya da gitmemizin önemli olmadığını söyledi.

- Tom se preocupó.
- Tom se preocupaba.
- A Tom le importaba.

Tom umursadı.

No importaba si las mujeres tenían 40, 50 o 60 años.

Kadının 40, 50 ya da 60 yaşında olması bir şeyi değiştirmedi.

Destruyendo el mito de que es el dinero lo que importaba.

bunun parayla ilgili olduğu algısını sona erdiriyorlar.

Tom fingió que no le importaba que Mary saliera con John.

Tom Mary'nin John ile çıktığını umursamıyormuş gibi davrandı.

Tom fingía que no le importaba que Mary saliese con John.

Tom, Mary'nin John ile dışarı çıkması kendisine sorun olmamış numarası yaptı.

Algunos expresaron abiertamente que no les importaba quién ganó la guerra.

Bazıları savaşı kimin kazandığını umursamadığını açıkça söyledi.

Se veía un poco mejor que antes, pero ya no le importaba.

Biraz daha iyi görünüyordu, aldırmayı bırakmıştı.

Yo solía pensar que no importaba que le diera de comer a mi perro.

Köpeğimi neyle beslediğimin sorun olmadığını düşünürdüm.

Lo único que le importaba a Tom era que no fuéramos maleducados con su jefe.

Tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı.

- Intenté fingir que no me importaba.
- Traté de fingir que no me importaba.
- Intenté fingir que me la traía al fresco.
- Traté de fingir que me la traía al fresco.
- Intenté fingir que me traía sin cuidado.
- Traté de fingir que me traía sin cuidado.

Umursamıyorum gibi davranmaya çalıştım.