Translation of "Realidad" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Realidad" in a sentence and their turkish translations:

¿Realidad virtual o realidad aumentada?

"Sanal gerçeklik mi? Artırılmış gerçeklik mi?"

La realidad no era "la realidad".

Gerçeklik ''gerçek'' değildi.

- Deberías afrontar la realidad.
- Deberíais afrontar la realidad.

Gerçekle yüzleşmelisin.

Para hacerla realidad.

ve kaynaklara ihtiyacı vardır.

Es mi realidad.

Bu, benim gerçeğim.

Cuando en realidad,

norm olduğu bir çağda yaşıyoruz.

La realidad devastadora,

Bir noktada ruh parçalayan gerçek ise;

Ira, en realidad,

gerçekten öfke dolu --

¡Enfrentemos la realidad!

Gerçeklikle yüzleşelim!

De que la realidad puede no ser la realidad.

gerçek olmayabileceğini fark ettim.

- Deberías enfrentarte a la realidad.
- Debes enfrentar la realidad.

Gerçekle yüzleşmelisin.

- Nuestros sueños se hicieron realidad.
- Mi sueño se hizo realidad.

Rüya gerçek oldu.

Es una realidad ahora.

Bu, şimdi bir gerçek.

Son en realidad estromatolitos.

aslında stratomalitlerdi.

Esa es la realidad.

Gerçek bu.

En realidad, este comportamiento

Yine aslında bu davranış

¿Qué pasó en realidad?

Gerçekten ne oldu?

¿Qué dijo en realidad?

O, gerçekten ne dedi?

Debemos aceptar la realidad.

Biz gerçeği kabul etmeliyiz.

¿Qué significa en realidad?

Bu aslında ne anlama geliyor?

¿En realidad es Tom?

O gerçekten Tom'mu?

En realidad, altera el cerebro.

beyninizi gerçekten değiştiriyor.

Es bastante simple, en realidad.

Cevap oldukça basit aslında.

En realidad, me sentí honrada.

Aslında, ben onur duydum.

En realidad, es bastante personal.

Aslında biraz kişisel bir konu.

Pero esa es la realidad.

ama gerçek bu.

En realidad, son todos evitables.

Lâkin hepsi önlenebilirdi.

Son una realidad en China.

orada gerçek oldu bile.

No necesariamente sesgado, en realidad

yanlış olmadığı gibi bir gereklilik aslında

En realidad tenemos muchas mitologías

bir çok mitolojimiz var bizim aslında

En realidad lleva este virus

bu virüsü taşır aslında

Hagan amigos con la realidad.

gerçeklikle arkadaş olun.

Pero ya saben la realidad

ama gerçekliği biliyorsunuz...

La realidad era una impostora.

Gerçeklik bir sahtekârdı.

Esa escena se hizo realidad

o sahne bizzat gerçek oldu

Nuestro todo es en realidad

Bizim herşeyimiz aslında

En realidad podría estar equivocado.

Gerçekten hatalı olabilirim.

En realidad es tu culpa.

Aslında senin hatan.

La profecía se hizo realidad.

- Kehanet gerçekleşti.
- Kehanet meydana geldi.

Su sueño se hizo realidad.

Onun rüyası gerçek oldu.

Los sueños se hacen realidad.

Hayalleri gerçek olur.

Sus sueños se hicieron realidad.

Onun hayalleri gerçekleşti.

Mis oraciones se hicieron realidad.

Dualarım gerçekleşti.

Mi sueño se hizo realidad.

Hayalim gerçekleşti.

Nuestros sueños se hicieron realidad.

Hayallerimiz gerçek oldu.

No quería ganar en realidad.

Gerçekten kazanmak istemedim.

Yo tampoco sé en realidad.

Ben de gerçekten bilmiyorum.

En realidad estoy muy feliz.

Gerçekten çok mutluyum.

Fue un sueño hecho realidad.

Bir rüya gerçek oldu.

En realidad estaba bastante paranoica.

oldukça paranoyak bir haldeydim.

¿Se hacen realidad los sueños?

Dilekler gerçekleşir mi?

¿Qué nos pasó en realidad?

Bize gerçekten ne oldu?

¿Cuántos años tienes en realidad?

Gerçekten kaç yaşındasın?

En realidad no habla francés.

O gerçekten Fransızca konuşmaz.

Tus sueños se harán realidad.

- Hayallerin gerçekleşecek.
- Rüyaların gerçek olacak.

Este sueño se hará realidad.

- Bu hayal gerçekleşecek.
- Bu rüya çıkacak.
- Bu hayal gerçek olacak.

Debes afrontar la cruda realidad.

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.

En realidad, nunca estudié francés.

Aslında hiç Fransızca okumadım.

En realidad todavía es mucho tiempo, pero en realidad son 5-6 segundos

Aslında yine çok uzun bir süre ama gerçekte ise 5-6 saniye

- En realidad, Susan es tu hermanastra.
- En realidad, Susan es tu media hermana.

Suzan aslında senin üvey kardeşindir.

- ¡Que todos tus deseos se hagan realidad!
- ¡Que tus deseos se hagan realidad!

Tüm dileklerin gerçek olsun!

- En realidad jamás he visto una jirafa.
- En realidad no he visto jamás una jirafa.
- En realidad no he visto nunca una jirafa.
- En realidad nunca he visto una jirafa.

Aslında hiç zürafa görmedim.

- El sueño de Mayuko se volvió realidad.
- El sueño de Mayuko se hizo realidad.

Mayuko'nun rüyası gerçek oldu.

En realidad, es mi lugar favorito.

Aslına benim favori yerim.

Tuve que aceptar mi nueva realidad.

yeni gerçekliğimi kabullenmek zorundaydım.

En realidad, nunca lo analicé demasiado.

Açıkçası bunu çok fazla düşünmedim.

En realidad, en la vida clandestina,

Gerçekten de gizli kapaklı bir hayat sürerken

Gracias a esta comida, en realidad

işte bu besini sayesinde aslında

Tenemos tantos ejemplos que en realidad

O kadar çok fazla örneğimiz var ki aslında

En realidad el enemigo del mundo

aslında dünyanın düşmanı

Así que en realidad como pueblo

yani aslında halk olarak

Una corporación multinacional es en realidad

Çok uluslu anonim bir şirket aslında

En realidad, aquí hay una trampa.

Aslında burada bize tuzak kuruluyor işte

El sueño se ha hecho realidad.

Hayal gerçek oldu.

Su predicción se ha hecho realidad.

Onun öngörüsü gerçekleşti.

Su sueño se ha hecho realidad.

Onun hayali gerçekleşmiştir.

Tu deseo se ha vuelto realidad.

Dileğin gerçek oldu.

¡En realidad estaba pensando en ti!

Aslında seni düşünüyordum!

En realidad no vio el accidente.

O, gerçekten kazayı görmedi.

Los libros son mi realidad alternativa.

Kitaplar benim alternatif gerçekliğimdir.

¿A dónde quieres ir en realidad?

Gerçekten nereye gitmek istiyorsun?

No tengo tanta hambre en realidad.

Gerçekten o kadar aç değilim.

En realidad no fue tan malo.

O aslında o kadar kötü değildi.

En realidad, no quería preguntarte nada.

Aslında sana bir şey sormak istemedim.

En realidad no me alegra mucho.

Bu konuda gerçekten çok mutlu değilim.

Fue como un sueño hecho realidad.

Bu bir hayalin gerçekleşmesi gibi bir şeydi.

Su sueño se había hecho realidad.

Onun rüyası gerçek oldu.

Ojalá mi sueño se haga realidad.

Keşke hayalim gerçek olsa.

En realidad él nunca visitó América.

Aslında Amerika'da bulunmadı.

En realidad no confío en Tom.

Tom'a gerçekten güvenmiyorum.

No debes alejarte de la realidad.

Gerçeklikten kaçmamalısın.

En realidad Tom no quiere hacerlo.

Tom gerçekten bunu yapmak istemiyor.