Translation of "Rusia" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Rusia" in a sentence and their turkish translations:

- Soy de Rusia.
- Vengo de Rusia.
- Yo soy de Rusia.

- Ben Rusyalıyım.
- Rusyalıyım.

- Soy de Rusia.
- Vengo de Rusia.

Ben Rusyalıyım.

Rusia, 1812.

Rusya, 1812.

Rusia ha despertado.

Rusya uyandı.

Fuimos a Rusia.

Rusya'ya gittik.

Rusia es grande.

Rusya büyüktür.

Somos de Rusia.

Biz Rusya'danız.

Hecho en Rusia.

Rus malı.

Nací en Rusia.

Rusya'da doğdum.

¡Esto es Rusia!

Burası Rusya'dır!

Desde Rusia hasta Canadá.

Rusya'dan tutun Kanada'ya kadar.

Moscú está en Rusia.

Moskova Rusya'dadır.

Rusia rechazó ambas demandas.

Rusya her iki talebi de reddetti.

- Francia estaba en guerra con Rusia.
- Francia estuvo en guerra con Rusia.

Fransa, Rusya ile savaştaydı.

Entre EE. UU. y Rusia.

küçük bir ada grubu.

Ahora estoy viendo Rusia Hoy.

Ben şimdi "Russia Today"i izliyorum.

Esta muchacha es de Rusia.

Bu küçük kız Rus'tur.

Rusia, y especialmente los Estados Unidos,

Rusya ve özellike de Amerika Birleşik Devletleri,

Vladivostok es una ciudad de Rusia.

Vladivostok, Rusya'da bir kenttir.

Rusia es un país muy grande.

Rusya çok büyük bir ülkedir.

Napoleón guió sus tropas a Rusia.

Napolyon, askerlerini Rusya'ya yönlendirdi.

Rusia es más grande que Plutón.

Rusya Plüton'dan büyüktür.

Siempre decimos que Rusia hizo por Israel, Rusia hizo por Estados Unidos y China hizo

Amerika'nın yaptığı İsrail'in yaptığı Rusya'nın Çin'in birilerinin yaptığı proje diyoruz hep

Rusia está enfrentando una gran dificultad financiera.

- Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
- Rusya büyük finansal zorluklarla karşı karşıyadır.

Napoleón dirigió a sus ejércitos hacia Rusia.

Napolyon ordusunu Rusya'ya yönlendirdi.

Rusia importaba trigo de los Estados Unidos.

Rusya Amerika'dan buğday ithal etti.

Un asteroide explotó sobre Cheliábinsk en Rusia.

Bir asteroid, Rusya'daki Çelyabinsk üzerinde patladı.

Napoleón guió a sus tropas hacia Rusia.

Napolyon askerlerini Rusya'ya götürdü.

Que Rusia forma parte de Europa, hasta Vladivostok.

Rusya, Avrupa'nın parçası olsun istiyor. Ta Vladivostok'a kadar.

Para sus propias campañas en Rusia y Alemania.

Rusya ve Almanya'daki kendi kampanyaları için giderek

Rusia es el país más grande del mundo.

Rusya, dünyanın en büyük ülkesidir.

Lanzaron un satélite en Rusia el año pasado.

Geçen yıl Rusya'da bir uydu fırlatıldı.

Uno de los aliados de Serbia era Rusia.

Sırbistan'ın müttefiklerinden biri Rusya'ydı.

¿Rusia es parte de Europa o de Asia?

- Rusya; Avrupa'nın mı, Asya'nın mı bir parçasıdır?
- Rusya Avrupa'nın mı yoksa Asya'nın mı bir parçasıdır?

Todavía tienen lazos financieros estrechos con Rusia y China.

hâlâ Rusya ve Çin ile sıkı maddi bağlantılara sahip.

Organizar la Grande Armée para la invasión de Rusia.

muazzam bir görevi ona emanet etti .

Rusia no debería cambiar su himno nacional tan seguido.

Rusya, ulusal marşını çok sık değiştirmemeli.

En la Rusia soviética, ¡el ordenador usa al usuario!

Sovyet Rusya'da, bilgisayar kullanıcıyı kullanır!

En la Rusia soviética, ¡la radio escucha al oyente!

Sovyet Rusya'da, radyo dinleyiciyi dinler!

Los Estados Unidos están preparando nuevas sanciones contra Rusia.

ABD, Rusya'ya karşı yeni yaptırımlara hazırlanıyor.

Rusia firmó su propio tratado de paz con Alemania.

Rusya Almanya ile kendi barış antlaşması imzaladı.

Las tensiones entre EEUU y Rusia van en aumento.

ABD ve Rusya arasındaki gerginlikler yükselişte.

Las tensiones entre Estados Unidos y Rusia van creciendo.

ABD ve Rusya arasındaki gerginlikler büyüyor.

Eso es más grande que las poblaciones de EE.UU., Rusia,

Bu; ABD, Rusya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa

En la Rusia soviética, ¡la televisión observa a la audiencia!

- Sovyet Rusya'sında, televizyon izleyiciyi izler!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!

Japón había derrotado a Rusia en una guerra en 1905.

Japonya 1905 yılında bir savaşta Rusya'yı yenmişti.

Llevarse bien con Rusia es algo bueno, no algo malo.

Rusya'yla anlaşmak iyi bir şey, kötü değil.

Pero la guerra de Estados Unidos continuó esta vez con Rusia

Fakat Amerika'nın bu sefer savaşı Rusya'yla devam etti

Nuestra empresa está planeando construir una nueva planta química en Rusia.

Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.

El lago Baikal en Rusia es el lago más profundo del mundo.

Rusya'daki Baykal Gölü dünyanın en derin gölüdür.

Rusia es un acertijo envuelto en un misterio dentro de un enigma.

Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.

Fue dividida en una serie de particiones, con Rusia tomando la mayor parte.

En büyük kısmı Rusya ele geçirmiştir.

La adaptación de Rusia es diferente a todo lo que él ha encarado.

Rusya'nın dayanıklılığı, sahip olduğu her şeye benzemiyor hiç karşılaşmadım.

Y cuando los rumores de que Rusia ayudó a Trump en las elecciones,

bir de üzerine Rusya'nın seçimlerde Trump'a yardım ettiği söylentileri ortaya çıkınca

Rusia se unió a la coalición de poderes Europeos luchando contra la Francia Revolucionaria.

Rusya avrupalı güçlerin İhtilal Fransasına karşı oluşturduğu koalisyona katılmıştır.

Estados Unidos puede esperar aterrorizar a países débiles y pequeños pero no a Rusia.

Birleşmiş Devletler, ülkeleri zayıf ve küçük yapmakla korkutmayı umabilir ama Rusya'yı değil.

Lo necesitarían en Rusia y fue llamado en 1812, con el mando del Tercer Cuerpo.

Rusya'da ona ihtiyaç duyulacaktı ve 1812'de Üçüncü Kolordu'nun komutasıyla geri çağrıldı.

Se adentraron en Rusia y el Mediterráneo, atreviéndose incluso a atacar lo que llamaron Miklagard,

Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri

Rusia con un cuatro con un cincuenta y tres por ciento, seguido de Japón con

, ardından yüzde altı virgül yirmi dört ile Hindistan, yaklaşık yüzde dört ile

Aunque los principales estados como Estados Unidos, China y Rusia lucharon por 1 metro de tierra

Amerika,Çin ve Rusya gibi büyük devletlerin 1 metre toprak için savaş vermesine rağmen

Pero su fe ciega en el Emperador no sobrevivió a Rusia ... de ahora en adelante, lucharía

Ancak İmparator'a olan körü körüne inancı Rusya'dan sağ çıkamadı ... bundan sonra

Lideró a Rusia en la Guerra de los siete años contra Federico el Grande de Prusia.

O Rusya'yı Avusturya ve Fransa'nın yanında Prusya'ya karşı savaşa sürükledi.

La guerra comenzó mal para Rusia, con la desastrosa derrota ante Carlos XII de Suecia en Narva.

Savaş Rusya için savaş Narva Yenigisi ile kötü başladı.

Rusia es el estado más grande del mundo y El Vaticano es el estado más pequeño del mundo.

Rusya, dünyadaki en büyük devlettir ve Vatikan dünyadaki en küçük devlettir.

La invasión de Rusia en 1812 fue una prueba como ninguna otra para el mariscal Berthier y su personal.

1812'de Rusya'nın işgali, Mareşal Berthier ve ekibi için başka hiçbir şeye benzemeyen bir sınavdı.

A medida que la Grande Armée avanzaba más profundamente en Rusia, Ney siempre estuvo cerca de la acción, liderando

Grande Armée, Rusya'nın derinliklerine doğru ilerlerken, Ney her zaman aksiyona yakındı

La lógica y el sentido común sugieren que Rusia, la Unión Europea y los Estados Unidos deberían actuar juntos.

Mantık ve sağduyu Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin birlikte hareket etmesini öneriyor.