Translation of "Esas" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Esas" in a sentence and their turkish translations:

esas lápidas

o mezar taşları

- Esas flores murieron.
- Esas flores han muerto.

Şu çiçekler ölmüş.

- Esas son tus opciones.
- Esas son vuestras opciones.
- Esas son sus opciones.

Onlar senin seçeneklerin.

Avivemos esas llamas.

Alevleri yelleyin.

esas personas hermosas

o güzel insanlar

Mire esas nubes.

Şu bulutlara bakın.

Esas son ardillas.

Şunlar sincap.

Miren esas fotos.

Bu resimlere bak.

Mira esas nubes.

Şu bulutlara bakın.

- Esas palabras lo hirieron mucho.
- Esas palabras la hirieron mucho.

- Bu söz ona çok koymus.
- Bu söz ona çok koymuş.

Basándonos en esas fortalezas.

çözmek zorundayız.

esas limitaciones no existen.

böyle bir sınırlama yok.

¿Ven todas esas moscas?

Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

Al pintar esas paredes,

O duvarları boyarken

No escribimos esas teorías

o teorileri biz yazmadık

Esas personas sin miedo

O insanlar korkmadan canı pahasına

Déjame ver esas fotos.

Şu fotoğraflara bir göz atayım.

Disfrutó de esas visitas.

O, o ziyaretlerden zevk aldı.

¿Crees en esas cosas?

Böyle şeylere inanır mısınız?

No abras esas ventanas.

O pencereleri açmayın.

Esas flores son hermosas.

O çiçekler güzel.

Esas mujeres son fuertes.

Bu kadınlar güçlü.

Mira esas nubes negras.

Şu siyah bulutlara bak.

Conozco a esas mujeres.

Ben bu kadınları tanıyorum.

Esas respuestas son incorrectas.

Bu cevaplar yanlış.

Esas chicas parecen chicos.

Şu kızlar erkeklere benziyor.

¿Quién hizo esas políticas?

O politikaları kim hazırladı?

Cueza usted esas papas.

Bu patatesleri kaynatın.

Enrolle usted esas revistas.

Bu dergileri tomar yap.

Esas cosas ocurren mucho.

Öyle şeyler sık ​​sık olur.

No tomaré esas pastillas.

O hapları içmeyeceğim.

Esas manzanas son grandes.

Şu elmalar büyük.

Tom conoce esas reglas.

Tom o kuralları bilir.

¿Son esas mis pantuflas?

Onlar benim terliklerim mi?

Esas son nuestras órdenes.

Bunlar bizim siparişlerimiz.

Esas son mis órdenes.

Onlar benim emirlerim.

Dudo de esas cosas.

Ben bu şeylerden şüpheliyim.

Esas casas son grandes.

Şu evler büyük.

¿Qué significan esas luces?

Bu ışıklar ne anlama geliyor?

esas palabras pretendían herirme.

bu kelimeler benim canımı yakmalıydı.

¿Quiénes son esas personas?

- Şu kişiler kim?
- O insanlar kim?

Lamento esas duras palabras.

Sert kelimeler için özür dilerim.

¡Esas cosas son parásitos!

O şeyler parazitlerdir!

Si quieres que me ponga esas botas, me pondré esas botas.

O botları giymemi istiyorsan o botları giyeceğim.

- ¿De dónde sacaste todas esas llaves?
- ¿Dónde obtuviste todas esas llaves?

Bütün o anahtarları nereden buldun?

Así que cultiven esas emociones.

Yani bu duyguları besliyor.

Escribo por esas mismas razones.

Ben de aynı nedenlerden dolayı yazıyorum.

Trabajando en esas condiciones difíciles,

O zor şartlarda çalışmak,

Las miradas, esas miradas permanentes,

Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,

Luchará contra esas poderosas fuerzas,

o kudretli güçlerle savaşacak,

Esas dos cosas son difíciles.

Bunları bağdaştırmak zor.

En especial contra esas bandas,

örgütlenmeye başlamıştı.

Ritos culturales y esas cosas.

kültürel törenler ve benzeri şeyler.

Y aparentemente, existen esas personas,

ve belli ki böyle kişiler var --

Ponemos cuentas en esas llantas

biz o jantlara boncuklar dizerdik

Saca esas sillas por favor.

Lütfen bu sandalyeleri bir kenara koy.

No sé de esas cosas.

Öyle şeyler konusunda bilgim yok.

Pagué esas compras en efectivo.

Alım için peşin ödedim.

Esas llaves no son mías.

Bu anahtarlar benim değil.

¡Esas flores son muy hermosas!

Şu çiçekler çok güzel!

¿Cuándo dijo ella esas palabras?

O sözleri ne zaman söyledi?

Dale esas galletas a Tom.

Şu kurabiyeleri Tom'a ver.

¿Dónde viste a esas mujeres?

Şu kadınları nerede gördün?

¿De quién son esas cosas?

Onlar kimin eşyaları?

¿Quiénes son esas tres mujeres?

Şu üç kadın kim?

Esas cosas me dan asco.

O şeyler beni tiksindiriyor.

Esas casas son todas iguales.

Şu evlerin hepsi benzer.

Me gustan bastante esas historias.

Bu öyküleri çok seviyorum.

Esas casas tienen quinientos años.

Şu evler 500 yıllıktır.

Esas tres son sus hijas.

Şu üçü onun kızları.

¿Seguro que hizo esas cosas?

O, öyle şeyler yaptı mı?

Esas botas son de Tom.

Bu çizmeler Tom'un.

¿Quién te dio esas flores?

Sana o çiçekleri kim verdi?

- Ella no sabe quién construyó esas casas.
- No sabe quién construyó esas casas.

O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

Y recuerdo algunas de esas peleas.

O dövüşlerden birini hatırlıyorum.

esas reacciones no pueden suceder apropiadamente.

bu reaksiyonlar doğru şekilde meydana gelmeyebilir.

Porque ahora vivo en esas estadísticas.

Çünkü şimdi, bu istatistikleri bizzat yaşıyorum.

De alcanzar a esas mentes futuras.

gelecek zihinlere ulaşmanızı sağlayan güce sahip.

Aguarden. Miren. Miren todas esas moscas.

Durun. Baksanıza. Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

Aguarden. Miren. ¿Ven todas esas moscas?

Durun. Baksanıza. Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

Debemos regresar y usar esas rocas.

Geri dönmeli ve o kaya sığınağı kullanmalıyız.

"¿Ven esas paredes que están pintando?

“Boyadığımız duvarları görüyor musunuz?

En la ópera, encogemos esas escaleras

Operada, ana karakterlerimiz kolayca

Duermen en esas celdas de cárcel.

o taştan duvarlı hapislerde uyuyor.

Si esas personas hermosas se embarcaran

o güzel insanlar kayıklara binip gittilerse

La Whatsapp ya almacena esas fotos

la o fotoğrafları zaten Whatsapp zaten depoluyor

Cuando tienes esas fotos de trabajo

senin o iş fotoğrafların varken

Cuando esas personas hablan puedes decir

o insanlar konuştuğunda şunu diyebilin

Puntos de unión de esas placas

o levhaların birleşim noktaları

Pero esas leyes ya no funcionan.

Ama bu yasalar artık işlemiyor.

Esas sillas están en el camino.

Şu sandalyeler yolu kapatıyor.

Ninguna de esas pinturas me gusta.

Resimlerin hiçbirinden hoşlanmıyorum.

- Esos son míos.
- Esas son mías.

Onlar benim.

Y esas fueron sus últimas palabras.

Ve onlar son sözleriydiler.