Translation of "Extinción" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Extinción" in a sentence and their turkish translations:

Están en peligro de extinción.

Onlar yok olma tehdidi altında.

¿Estamos causando a sabiendas la extinción masiva?

Kitlesel bir yok oluşa bilerek mi neden oluyoruz?

Hay muchas especies en vías de extinción.

Tükenme tehlikesinde olan birçok canlı türü var.

Los elefantes están en peligro de extinción.

- Filler nesilleri tükenme tehlikesi içindeler.
- Fil soyu, tükenme tehlikesi altındadır.

La extinción es parte de la evolución.

Soy tükenmesi, evrimin bir parçasıdır.

Es una especie en peligro de extinción.

Nesli tükenmekte olan bir türdür.

Eventual extinción de muchos tipos de peces del

, dünyadaki birçok balığın neslinin tükenmesine yol açacaktır

Los elefantes son una especie en peligro de extinción.

Filler nesli tükenmekte olan bir türdür.

Muchas especies de tiburones están en peligro de extinción.

- Birçok köpekbalığı türü yok olma tehdidi altındadır.
- Birçok köpek balığı türü yok olma ile tehdit ediliyor.

Algunos animales salvajes están al borde de la extinción.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

Nunca se ha visto un ritmo de extinción tan acelerado

Tarihin en hızlı nesil tükenme hızını yaşıyoruz

Enfrentan una doble amenaza de extinción debido a los cambios

zürafalar ise, sessizlik ağaçları

Y cada orangután que muere, acerca a esta especie a la extinción.

Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler

árboles del silencio. Incluso los tiburones están amenazados de extinción debido al

değişiklikleri nedeniyle çifte yok olma tehdidiyle karşı karşıya .

árabe no estará sola en el escenario de extinción urbana. Más bien, el

bölgesi kentsel yok olma senaryosunda yalnız olmayacak. Aksine,

Extinción. Si eres un fanático del chocolate, no te alegrará que las altas

çikolatanın kaybolmasından memnun olmayacaksınız

Sucedió alrededor de 200 millones de años antes de la extinción de los dinosaurios.

son dinozorun ölümünden 200 milyon yıl önce yaşandı.

, jugará un papel importante en la protección del planeta de la extinción por el

, gezegeni küresel ısınma

Animales en peligro de extinción como tigres, rinocerontes y pangolines fueron traficados a China.

Kaplan, gergedan ve karıncayiyen gibi nesli tükenmekte olan hayvanlar Çin'e kaçak yollardan sokuldu.

Extinción como consecuencia de los cambios climáticos. Los efectos de un planeta que se calienta

tehdidi ile karşı karşıya kalmasıyla birlikte. Isınan bir gezegenin

Todavía no me creo que tuvieran un leopardo blanco en ese zoo, creía que estaban en peligro de extinción.

O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.

Están en peligro de extinción, ya que con el calentamiento global el ambiente ya no es apto para la reproducción de estos

görünüyor , çünkü küresel ısınmada ortam artık bu fillerin hava koşullarına alışmış