Translation of "Peces" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Peces" in a sentence and their turkish translations:

- Él ha pescado tres peces.
- Pescó tres peces.

O üç balık yakaladı.

Microbios, plancton, peces.

Mikroplar, planktonlar ve balıklar.

Muchos peces murieron.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

¿Los peces duermen?

Balıklar uyur mu?

Algunos peces vuelan.

Bazı balıklar uçarlar.

Murieron muchos peces.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Existen peces voladores.

Uçan balıklar var.

- Yo atrapé tres peces ayer.
- Ayer pesqué tres peces.

Dün üç balık yakaladım.

Y las de peces…

Ya balık izlerinin?

Los tiburones comen peces.

Köpek balıkları balık yer.

Tengo dos peces rojos.

İki kırmızı balığım var.

Ayer pesqué cinco peces.

Dün beş balık yakaladım.

Los peces saben nadar.

Balıklar nasıl yüzeceğini bilir.

Alimentaron a los peces.

Balığı yemlediler.

- ¿Tú crees que los peces oyen?
- ¿Crees que los peces pueden oír?
- ¿Creés que los peces pueden oír?

Balıkların duyabildiğini mi düşünüyorsun?

- ¿Crees que los peces pueden oír?
- ¿Creés que los peces pueden oír?

Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?

- Mi padre atrapó tres peces ayer.
- Mi padre pescó tres peces ayer.

Babam dün üç balık yakaladı.

- Hay muchos peces en la laguna.
- Hay muchos peces en el estanque.

Gölette birçok balık var.

Para el superviviente, los peces...

Hayatta kalmak isteyen kişinin

Hasta los peces parecían confundidos.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Te mostraré cómo atrapar peces.

Nasıl balık yakalayacağını sana göstereceğim.

¿Los peces tienen cuerdas vocales?

Balıkların ses telleri var mıdır?

- Se creía que las ballenas eran peces.
- Se pensaba que las ballenas eran peces.

Balinaların balık olduğuna inanılıyordu.

Algunos peces escapan de las redes.

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

Los peces viven en el agua.

Balıklar suda yaşar.

Hay muchos peces en ese lago.

O gölde bir sürü balık var.

Estos peces son del mismo color.

Bu balıklar aynı renkteler.

Allí atrapamos a unos grandes peces.

Orada bazı büyük balıklar yakaladık.

¿Cuántas veces alimentas a los peces?

Balıkları kaç kez beslersin?

Los peces abundan en el océano.

Okyanusta balık doludur.

Hay muchos peces en este lago.

Bu gölde çok sayıda balık vardır.

Los peces viven en el mar.

Balık denizde yaşar.

Los peces nadan en el agua.

Balıklar suda yüzer.

Los peces tienen branquias y aletas.

Balıkların solungaçları ve yüzgeçleri vardır.

Hay poquísimos peces en este río.

Bu nehirde balıklar tek tük.

- Odio el pescado.
- Odio los peces.

Balıktan nefret ediyorum.

Este río abunda en peces pequeños.

Bu nehir küçük balık doludur.

En el río nadan muchos peces.

Birçok balık, nehirde yüzer.

El lago está lleno de peces.

Göl balık dolu.

- Los peces no pueden vivir fuera del agua.
- Los peces no sobreviven fuera del agua.

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Los peces tienen muchas proteínas, dan energía.

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

Luego perdió el interés en los peces,

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

Vimos muchos peces vivos en el estanque.

Gölette birçok canlı balık gördük.

Las ballenas se alimentan de peces pequeños.

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

Los peces son animales de sangre fría.

Balıklar soğukkanlı hayvanlardır.

Mira a esos peces en el estanque.

Göletteki şu balıklara bak.

No enseñes a los peces a nadar.

Tereciye tere satma.

- ¿Realmente crees que los peces no sienten dolor?
- ¿De verdad piensas que los peces no sienten dolor?

Gerçekten balıkların acı hissetmediğini mi düşünüyorsun?

Eventual extinción de muchos tipos de peces del

, dünyadaki birçok balığın neslinin tükenmesine yol açacaktır

El agua clara no alimenta a los peces.

Temiz su, balıkları beslemez.

Hombres, perros, peces y aves, todos son animales.

İnsanlar, köpekler, ve kuşlar hepsi hayvandır.

María les dio de comer a los peces.

Marie balığı besledi.

Los peces no pueden vivir fuera del agua.

Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Los delfines y las ballenas no son peces.

Yunuslar ve balinalar balık değildir.

Anímate, John. Hay más peces en el río.

Bozma moralini John. Denizde daha çok balık var.

Los peces tienen muchas proteínas, y eso da energía.

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

Este era un animal muy antisocial jugando con peces.

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

Yo puedo ver algunos peces chicos nadando por ahí.

Suda yüzen bazı küçük balıkları görebiliyorum.

¿Con qué frecuencia das de comer a los peces?

Ne sıklıkta balıkları beslersin?

Tom vio algunos peces muertos flotando en el lago.

Tom gölde yüzen bazı ölü balıklar gördü.

A los peces no les gusta la luz solar.

Balıklar günışığını sevmez.

Ellos pescaron un montón de peces en el río.

Nehirde bir sürü balık yakaladılar.

Este es uno de los peces que atrapó Tom.

Bu Tom'un yakaladığı balıklardan biri.

Llenos de peces, es hora de secarse y de cepillarse.

Karınları balıkla doldu, kurulanıp kürklerini fırçalama vakti.

Tom pasaba horas mirando a los peces en el estanque.

Tom akvaryumdaki balıklara bakarak saatler harcadı.

Las ballenas se alimentan de plancton y de pequeños peces.

Balinalar plankton ve küçük balıklarla beslenirler.

Algunos peces viven en los ríos, otros en el mar.

Bazı balıklar nehirlerde yaşar, diğerleri denizde.

Ella sólo está interesada en los peces y las cucarachas.

Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor.

Miles de peces muertos fueron encontrados flotando en el lago.

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

De otro modo, los peces no vendrán. Miren, allí hay uno.

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

Es hora de que aprendan a nadar y a atrapar peces.

Yüzmeyi ve balık yakalamayı öğrenme vakitleri geldi.

Y los peces se alimentan de ella. Muchos carroñeros se acercaron.

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

Tom lanzó su caña y esperó a que piquen los peces.

Tom oltasını fırlattı ve balıkların ısırmasını bekledi.

Los peces que pesqué van a ser nuestra cena esta noche.

Az önce yakaladığım o balıklar bu gece akşam yemeğimiz olacak.

Los delfines y las ballenas no son peces, sino mamíferos marinos.

Yunuslar ve balinalar balık değildir, daha çok deniz memelileridir.

Donde los peces todavía vivos se sofocan o son aplastados hasta morir.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

La clave de pescar así es atrapar a los peces por sorpresa.

Zıpkınla balık avlamanın anahtarı, balıkları şaşırtmaktır.

- Yo mantendré vivo al pez.
- Yo mantendré a los peces con vida.

Ben balığı canlı tutacağım.

Animales también los extrañan, ya que no hay peces, ni ballenas, ni jirafas,

Ne balık, ne balinalar, ne zürafalar, ne filler

Agua es para los peces lo que el aire es para el hombre.

İnsan için hava neyse, balık için de su odur.

Los peces tales como la carpa o la trucha viven en agua dulce.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Estos peces están acostumbrados a altas presiones y a la presencia de luz.

Bu balıklar yüksek basınç ve ışık yokluğu alışıktır.

La vista de una corúa real se adapta para cazar peces bajo el agua.

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

Y la vi atrapar tres peces así. Nunca la había visto pescar durante el día.

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

Las escamas especializadas en su cuerpo detectan las ondas de presión de los peces que pasan.

Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.

Para llegar a los peces del otro lado de la bahía, deben cruzar un canal profundo.

Körfezin ucundaki balıklara erişmek için... ...derin bir kanal geçmeleri gerek.

Si tienes peces en una pecera, deberías cambiarle el agua al menos una vez por semana.

Balıkları bir balık havuzunda saklarsanız, suyu en az haftada bir kez değiştirmelisiniz.

Los peces limpiadores quitan la piel muerta y los parásitos. Preparan al joven para su gran noche.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

A diferencia de los pájaros, que alimentan y protegen a sus pequeños, los peces abandonan sus huevos.

Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

Al ponerse el sol, los peces de los que se alimentan los lobos se elevan desde las profundidades.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Las mareas se vuelven más fuertes, eso genera condiciones perfectas para que se reproduzcan los peces loro cototo verde.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

Pero no pude evitar pensar que jugaba con los peces. El juego se ve a menudo en animales sociales.

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.