Translation of "Elefantes" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Elefantes" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Pueden estornudar los elefantes?
- ¿Los elefantes pueden estornudar?

Filler hapşırabilir mi?

Adoro los elefantes.

Filleri çok severim.

¿Tienen elefantes africanos?

Afrika fillerin var mı?

- Te gustan los elefantes.
- A ti te gustan los elefantes.

Sen filleri seversin.

Los elefantes africanos son más grandes que los elefantes asiáticos.

Afrika filleri, Asya fillerinden daha büyüktür.

Los elefantes apenas pueden ver.

Filler zar zor görebiliyor.

Los elefantes dominan de día.

Filler gündüzleri üstündür.

Los elefantes son animales enormes.

Filler iri bir hayvandır.

No había otros elefantes cerca.

Yakında herhangi başka filler yoktu.

- Pocos elefantes querrían irse a Europa.
- Pocos elefantes decidirian voluntariamente irse a Europa.

Az sayıda fil Avrupa'ya gitmek için gönüllü olurdu.

Los elefantes están en peligro de extinción.

- Filler nesilleri tükenme tehlikesi içindeler.
- Fil soyu, tükenme tehlikesi altındadır.

Los elefantes no pueden andar en bicicleta.

- Filler bisiklet kullanamaz.
- Filler bisiklete binemez.

Hay elefantes en África y en India.

Filler Afrika ve Hindistan'da bulunur.

Desafortunadamente, los elefantes no pueden cantar bien.

Ne yazık ki filler iyi şarkı söyleyemez.

Este año el circo tiene diez elefantes.

Bu yılki sirkin on tane fili var.

Pero los pedidos de auxilio de los elefantes

Fakat fillerin imdat çağrıları...

Los elefantes viven en África y en Asia.

Filler Asya ve Afrika'da yaşarlar.

¿Es verdad que los elefantes tienen buena memoria?

Fillerin iyi hafızaları olduğu doğru mu?

Los elefantes se dividen en 3 diferentes grupos.

Filler üç farklı türe ayrılır.

Una familia de elefantes que vive en el bosque.

Ormanda yaşayan bir fil ailesi.

Los elefantes se dirigen hacia un espacio más abierto.

Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.

Los elefantes son una especie en peligro de extinción.

Filler nesli tükenmekte olan bir türdür.

Les elefantes son los mayores animales terrestres vivos actualmente.

Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.

Este pueblo apareció en el camino migratorio de los elefantes.

birden fillerin göç yolu üzerinde bitiverdi.

Por culpa de ese virus, muchos elefantes perdieron la vida.

Bu virüs nedeniyle birçok fil hayatını kaybetti.

Los elefantes son los animales terrestres más grandes del mundo.

Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.

Guiada por su matriarca, una manada de elefantes está en movimiento.

Bir fil sürüsü, dişi liderlerinin öncülüğünde ilerlemekte.

La noche llevó la tragedia a la familia de los elefantes.

...gece, fil ailesine trajedi yaşatmış durumda.

elefantes acostumbrados al clima. Fuertes lluvias En cuanto a las jirafas, cuyo

üremesine uygun değil. Şiddetli yağmurlar

De día, los elefantes pasan gran parte del tiempo alimentándose a la sombra.

Filler gündüzleri vakitlerinin çoğunu gölgede beslenerek geçirir.

Ni elefantes, y por la mañana si sobrevives y no te ahogas con

olduğu için birçok hayvan da onları özlüyor

Tierra llegó a duplicar la difícil situación de los elefantes asiáticos, que ya

, zaten nesli tükenme tehdidi altında olan Asya fillerinin durumunu ikiye katlamış

Los elefantes flanquean a la infantería, mientras la caballería numidiana y gálica están más ancha.

Filler piyadelerin kanadında yer alırken, Numidyalı ve Galyalı süvariler daha geniş bir kanat pozisyonu alıyor.

Los elefantes ven mejor que nosotros en la oscuridad, pero no tan bien como un león.

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

Baja a 22° manejables. Esta familia de elefantes debe encontrar agua potable antes de que vuelva el sol.

22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.

Perder a la mayoría de sus elefantes ( posiblemente todos menos uno) es la única perdida grave para Hannibal en Trebia.

Fillerinin çoğunu kaybederek(büyük ihtimalle biri hariç hepsini) Hannibal için en büyük kayıp bu oluyor Trebia'da.

Los comentaristas han descrito el sonido de las vuvuzelas como "molesto" y "satánico", y lo han comparado con "una estampida de elefantes ruidosos", "una plaga ensordecedora de langostas", "una cabra camino del matadero", "una colmena gigante llena de abejas muy furiosas" y "un pato drogado con anfetas".

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.