Examples of using "Están" in a sentence and their turkish translations:
Onlar iyi.
Onlar bekliyor.
Onlar gergin.
Onlar çılgınlar.
Onlar meteliksiz.
Onlar kırık.
Onlar konuşuyorlar.
Onlar savunmasızlar.
Onlar benimle birlikte.
Siz arkadaşlar iyi misiniz?
Onlar burada mı?
Ölüyorlar.
Onlar temiz.
Onlar oradalar.
Onlar benimle birlikte.
Onlar benimle birlikte.
Onlar sarhoş.
Onların her ikisi de meşgul.
Onlar ayakkabısız koşuyorlar.
- Onlar mutlular.
- Mutlular.
- Onlar mutlu.
Onlar geri geliyorlar.
Onlar kaçıyorlar.
Herkes mevcut.
Kayıp kişiler misiniz?
Onların her ikisi de öldü.
Her ikiniz de suçlusunuz.
Onlar zaten buradalar.
"Kitapların nerede?" "Masanın üstünde."
Tamam mı? Hazır mısınız?
Hazır mısınız?
Bunların hepsi kırılmış.
Onlar çamurlu.
Onlar izliyor.
Onlar öğle yemeğinde.
Onlar içeride.
Onlar meşgul mü?
Onlar burada.
- Onlar memnun mu?
- Memnunlar mı?
Saklanıyor musun?
Onlar yalan söylüyorlar.
Onlar nerede?
Onlar meşgul.
Onlar hazır.
Onlar kıskanç.
Onlar endişeli.
Onlar çalışıyor.
Onlar yorgun.
Onlar şaşırmış.
Onlar gülümsüyor.
Onlar ayrılmış.
Onlar dışarıda.
Onlar hatalı.
Onlar evli.
Onlar dinliyor.
Onlar ilgili.
- Onlar kavga ediyorlar.
- Kavga ediyorlar.
- Onlar dans ediyorlar.
- Dans ediyorlar.
Onlar kızgın.
Onlar yaşıyorlar.
Onlar şişmanlar.
Onlar tartışıyor.
Onlar kelepçeliler.
Onlar hayatta mı?
Onlar öldü mü?
Sinirli misin?
Emin misiniz?
Yalnızlar.
- Onlar öldüler.
- Öldüler.
Üzgünler.
ve eğer o kişi küçük görülüyorsa, sözü kesiliyorsa
- Onlar seni arıyorlar.
- Onlar sizi arıyorlar.
- Sizi arıyorlar.
- Herkes nerede?
- Herkes nereye kayboldu?
Buradalar.
Onlar Esperanto öğreniyorlar.
Sizin ayakkabılar burada.
- Ebeveynlerin nerede?
- Annen baban nerede?
Ayakkabıların çözülmüş.
Üçünüz tutuklusunuz.
ne yemiş, neredeymiş, kimleymiş.
"Yalan mı söylüyorlar yoksa?" diye bir video çekmiştik
Kızlar neredeler?
- Sizin ayakkabılarınız burada. Benimkiler nerede?
- Senin ayakkabıların burada. Benimkiler nerede?
- Ayakkabılar yıpranmış.
- Ayakkabılar eskimiş.