Translation of "Parte" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Parte" in a sentence and their turkish translations:

- Permíteme pagar mi parte.
- Permitime pagar mi parte.
- Déjame pagar mi parte.

Kendi hissemi ödeyeyim.

- Simplemente queremos nuestra parte.
- Queremos simplemente nuestra parte.

Biz sadece payımızı istiyoruz.

Miren esta parte,

Şu bölgeye baksanıza.

Esta parte es

Bu kısım ise

Solo una parte

sadece bir kısmını

Hiciste tu parte.

Görevini yaptın.

- No entiendo esta parte.
- Esta parte no la comprendo.

Bu kısmı anlamıyorum.

Parte de Uds. llevan encima parte de esa solución hoy:

Bir kısmınız çözümü bugün yanınızda taşıyorsunuz:

Uds. juegan una parte.

Sizin de bir rolünüz var.

Yendo a ninguna parte.

Olduğu yerde saymak.

Traduzca la parte subrayada.

Altı çizili kısmı tercüme et.

Se merece su parte.

O, payını hak ediyor.

Olviden la última parte.

Son satırı unut.

Miraré para otra parte.

Başka şekilde bakacağım.

Es de parte mía.

- Ben ısmarlıyorum.
- Benden.

Salúdela de mi parte.

Ona benden selam söyle.

Ya hice mi parte.

- Ben üzerime düşeni yaptım.
- Ben üstüme düşeni yaptım.

Es parte del trabajo.

O, işin bir parçası.

Yo hice mi parte.

Bana düşeni yaptım.

Tom hizo su parte.

Tom üzerine düşeni yaptı.

Pon de tu parte.

Üzerine düşeni yap.

- ¿Quién empieza?
- ¿Quién parte?

Kim başlayacak?

¿Qué parte no entendés?

- Hangi kısmı anlamadın?
- Hangi kısmı anlamadınız?

El motor no parte.

Motor çalışmazdı.

Permíteme pagar mi parte.

Kendi hissemi ödeyeyim.

Esa parte fue estupenda.

Bu bölüm müthişti.

- No estás haciendo tu parte.
- No estás cumpliendo con tu parte.

Üzerine düşeni yapmıyorsun.

- Verdaderamente no entiendo esta parte.
- En realidad no comprendo esta parte.

Bu kısmı gerçekten anlamıyorum.

- Parte de su historia es cierta.
- Parte de su historia es verdad.
- Parte de su relato es verdad.

Onun hikayesinin bir kısmı doğrudur.

- Saluda a Tom de parte mía.
- Saluda a Tom de mi parte.

Benim için Tom'a selam söyle.

- Salúdalo de mi parte.
- Déle recuerdos de mi parte.
- Dale mis saludos.

Ona benden selam söyle.

Pero eres parte de mí.

sen de benim bir parçamsın.

Amo cada parte de mí.

Her bir yerimi seviyorum.

"La mayor parte del tiempo

''Çoğu zaman

En parte, es por inercia.

Kısmen adalet yüzünden

Hay una parte vertical aquí.

Burada küçük bir dikey bölüm var.

Ahora vamos a esta parte

Şimdi o zaman şu kısma gelelim

La primera parte es que

birinci yanı şu

Mayor parte de su ejército.

.

Eran parte del mundo natural.

Resmen doğanın içindeydiler.

Parte del dinero fue robado.

Paranın bir kısmı çalındı.

Se me parte el corazón.

Yüreğim kan ağlıyor.

Esta es la parte importante.

Bu önemli rol.

No voy a ninguna parte.

Hiçbir yere gitmiyorum.

Tú eres parte de esto.

Bunun bir parçasısın.

Él parte para Tokio mañana.

O, yarın Tokyo'ya hareket edecek.

Ya hice la parte difícil.

Ben zor kısmı zaten yaptım.

Es parte de mi trabajo.

Bu, işimin parçası.

Tú eres parte del problema.

Sorunun bir parçasısın.

Mi abuelo tenía parte india.

Benim büyükbabam kısmen Hintliydi.

Muy amable de tu parte.

Çok naziksiniz.

Esa era la parte fácil.

O kolay kısmıydı.

¿Usted forma parte del comité?

Komitede misin?

El tren parte en breve.

Tren yakında yola çıkıyor.

La educación parte en casa.

Eğitim evde başlar.

Por una parte, estoy sin un céntimo, por otra parte, no tengo tiempo.

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.

- No lo puedo encontrar por ninguna parte.
- No puedo encontrarla en ninguna parte.

Hiçbir yerde bulamıyorum.

- Por mi parte no tengo objeción.
- Por mi parte no tengo ninguna objeción.

Bana kalırsa benim itirazım yok.

- Me dejé el pasaporte en alguna parte.
- He dejado el pasaporte en alguna parte.

Ben pasaportumu bir yere bıraktım.

- Una parte de mí siempre te amará.
- Una parte de mí siempre te querrá.

- Bir parçam seni her zaman sevecek.
- Bir parçam seni hep sevecek.

Pero fui elegida para formar parte

ama o yıl okulun

Y además, cuando observamos esta parte,

Daha da fazlası, bu kısma baktığımızda,

Mi pequeña parte fue muy simple:

Benim görevim oldukça basitti:

Quería formar parte de ese 1 %.

Ben de o %1'lik kısımda olmak istiyordum.

Y esta parte sí es comestible.

Bu kısım yenilebilir.

La parte peligrosa es la cabeza.

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

En algún edificio en otra parte

cam kulesinde bir yerde,

Fui testigo, fui parte de ello.

Başından beri bizzat gördüm,

En parte, como resultado de esto,

Biraz da bunun sonucu olarak

Y ser parte de esta comunidad?

paylaşmak istediği bir şey var mı?

En la parte trasera del cuello.

...bir tanrısı olduğunu unutmayalım.

"Itzahk, en esa parte del medio,

"Itzhak, orta bölümde,

¿Fue realmente parte de este ovni?

gerçekten bu UFO'nun parçaları mıydı?

Restringir los derechos de esa parte

o kısmın haklarını kısıtlıyor

Es muy dulce de tu parte.

Çok tatlısın.

¿De qué parte de Canadá eres?

Kanada'nın neresindensin?

Ahora formas parte de la élite.

Sen şimdi seçkinlerin arasındasın.

En parte eres responsable de eso.

Bundan kısmen sorumlusunuz.

¿Hay un teléfono en alguna parte?

Herhangi bir yerde bir telefon var mı?

Recuerdo haberla visto en alguna parte.

Onu bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

Fue un error de su parte.

Onların tarafında bir hataydı.

Está hecho en parte de madera.

O kısmen ahşaptan yapılmıştır.

Su historia es verdad en parte.

Onun hikayesi kısmen doğrudur.

Desconozco esta parte de la ciudad.

Kentin bu bölümü banim için garip.

No quiero ser parte de esto.

Bunun bir parçası olmak istemiyorum.

No quiero ser parte del asunto.

Ben sorunun bir parçası olmak istemiyorum.

El tren parte en cinco minutos.

Tren beş dakika içinde hareket ediyor.

¿De qué parte de Canadá vienes?

Kanada'nın neresindensin?

No quiero ir a ninguna parte.

Herhangi bir yere gitmek istemiyorum.

Taiwan no es parte de China.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

No oíste esto de mi parte.

Bunu benden duymadın.