Translation of "Evita" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Evita" in a sentence and their turkish translations:

Ella me evita.

O benden sakınır.

evita concentrarte en ellos.

onların gitmesine izin verin.

Mary evita consumir alcohol.

Mary alkolden kaçınır.

Evita que te cambien.

Seni değiştirmelerine izin verme.

Evita la introspección, el autoanálisis

Bu içe bakmayı, kendinizi analiz etmeyi engeller

La mayoría evita las zonas urbanas.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

Evita cruzar esta calle cuando llueve.

Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.

Así se evita el momento caluroso del día.

Böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

El propio Trump nunca evita jurar e insultar

Trump'ın kendisi de küfür ve hakaret etmekten asla kaçınmıyor

Un valor religioso y social que evita dañarlo.

toplumlarında yaymak istediği şey olan, Şii çevrelerde haz fikrini açacağı yönünde.

Pero hay mucha gente mayor que evita el tratamiento

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

El uso de una máscara evita que toques tu cara".

"Maskeler sizi yüzünüze dokunmaktan alıkoyma konusunda gerçekten iyi iş başarıyorlar."

Así se evita el momento más caluroso del día. Ya hace más calor,

böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz. Hava şimdiden ısınıyor

Un abogado es una persona que evita que alguien más obtenga tu dinero.

Bir avukat başka birinin paranı almasını önleyen bir kişidir.

Es importante levantarse temprano aquí, así se evita el momento más caluroso del día.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

Quizá un festín de medianoche sea el modo en que este macho joven evita toparse con los orangutanes más dominantes.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

- El tiempo es lo que evita que todo ocurra de golpe.
- El tiempo es lo que impide que todo suceda a la vez.

Her şeyin bir anda olmasını engelleyen şey zamandır.

- Que no previene nuestra muerte es evidente, porque todos moriremos.
- Que no nos libra de la muerte es evidente, porque todos moriremos.
- Que no evita nuestra muerte es evidente, porque todos moriremos.

Hepimiz öleceği için, bunun ölmemizi engellememesi apaçık.