Translation of "Darán" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Darán" in a sentence and their turkish translations:

Y se darán cuenta

Fark etmeye başlayacağınız şey,

¿Cuándo darán ellos un concierto?

Onlar ne zaman bir konser verecekler?

Tus esfuerzos darán fruto algún día.

Çabalarınız bir gün meyvesini verecektir.

Nuestros esfuerzos pronto darán sus frutos.

Çabalarımız yakında meyvesini verecek.

Darán la película en este cine.

Film bu sinemada gösteriliyor olacak.

No le darán el premio a ella.

Ödül ona verilmeyecek.

Seguro que tus esfuerzos darán su fruto.

- Çabanız mutlaka sonuç verecek.
- Çabanız mutlaka meyvesini verecek.

No me darán el alta hasta mañana.

Beni yarına kadar taburcu etmeyecekler.

Ellos le darán la culpa de todo a Tom.

Onlar her şey için Tom'u suçlayacak.

Se darán cuenta de que toda esta obra de arte.

bu sanat eserinin aslında bir heykelin

- Tus esfuerzos se verán pronto recompensados.
- Tus esfuerzos pronto darán frutos.

Çabalarınız yakında karşılığını verecek.

"Yo velaré por su bienestar ... y ustedes, con su disciplina, darán seguridad

"Ben senin iyiliğine bakacağım… ve sen, senin disiplinine göre, sakinlere

Los bancos intentarán prestarte un paraguas en un día soleado, pero te darán la espalda un día lluvioso.

Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler.

¡Nunca pida nada a nadie! Nunca y, sobre todo, nada a los que son más fuertes que usted. ¡Ya se lo propondrán y se lo darán!

Asla kimseden bir şey istemeyin! Asla bir şey istemeyin, özellikle de sizden güçlü olanlardan. Kendileri teklif erderler ve kendileri her şeyi verirler.