Examples of using "Atrevía" in a sentence and their turkish translations:
Ama bunu menajerime söyleme cesareti bulduğumda --
Ona cesaret edemedim.
Tom Mary'ye bakmaya cesaret edemedi.
Odada bir baskı hissi vardı; Hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret etmedi.