Examples of using "Había" in a sentence and their turkish translations:
Kar yağmıştı.
Kaç tane vardı?
Hiç kedi yoktu.
Görünürde kimseler yoktu.
İki koltuk boş.
Orada hiç kimse yoktu.
Üç adam vardı.
Hiç banyo yoktu.
Ve birçok çözümü var.
kendini gerçekleştirmişti.
O yoktu artık.
söylemişti bile çoktan
Yüzey tortusu her yere saçılmıştı.
1200 hamal vardı...
Dediğim gibi, 1200 hamal vardı...
Çok sayıda insan vardı.
Burada çiçekler vardı.
Kimse yoktu.
İçinde ne vardı?
Orada kimse var mıydı?
Kaç tane gardiyan vardı?
Bir şey vardı.
Acele yoktu.
Hava çok sisliydi.
İki kek vardı.
Bir sürü insan vardı.
Yeterli para var mıydı?
Hiç iş yoktu.
Orada kaç tane itfaiyeci vardı?
Üç adam vardı.
Böyle bir şey var mıydı?
Diğerleri vardı.
İki köprü vardı.
Başka bir sorun vardı.
Birçok yaralı vardı.
O daha önce gitti.
Gerçekten fark etmedim.
Yaklaşık bin kişi vardı.
Lanet olası bir ruh yoktu.
Tom onu düşünmemişti.
O, ona âşık olmuştu.
Kimse doktora karşı çıkmaya ne cesaret etmiş ne de bunu düşünmüş.
Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.
Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.
Orada büyük bir kalabalık vardı.
Birkaç yıl önce onunla tanışmış olduğumu unutmuşum.
Hastalığım değişim göstermişti.
etrafta hiç çiçekli bitki yoktu,
benimkiler Post-it ile doluydu.
Burada bu kapı yoktu.
çok fazla bir furya patlamıştı
Vuhan'da ortaya çıkmıştı
şansı dönmüştü artık
Çalışmalar başlamıştı
Hiçbir görünür tehlike yoktu.
Orada bazı çiçekler vardı.
O, kendine bakmıştı.
Yağmur yağmaya başlamıştı.
Bunu hiç düşünmedim.
Dün gece dolunay vardı.
Yaklaşık bin kişi vardı.
Orada bir köprü vardı.
Orada başka kimse var mıydı?
Savaş bitmişti.
Dolma kalemimi kaybettim.
Hiç sıcak su yok.
O zamanlar hiçbir alet yoktu.
Orada bir sürü insan vardı.
Ancak bir sorun vardı.
Planlanmış bir şeyim vardı.
Ben onu dikkate almadım.
Tom kızmıştı.
Bunu daha önce hiç yapmadım.
O, bir köpek satın almıştı.
Asla birini görmedim.
Daha çok sorun yoktu.
Üzgünüm. Trafik ağırdı.
Bir köpek koşuyordu.
Malzemeler çok yetersizdi.
Hiç demiryolu yoktu.
Yeterli yakıt yoktu.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
Çok trafik yoktu.
Bir sürü insan oradaydı.
Daha önce onu hiç görmemiştim.
Bir kedi masanın üstündeydi.
O sırada burası merkezî bir noktaydı çünkü cep telefonu diye bir şey yoktu.
Odada hiç kimse yoktu.
Odada birçok mobilya vardı.
Odada birkaç çocuk vardı.
- Masanın üstünde bir kedi vardı.
- Bir kedi masanın üstündeydi.