Translation of "Decirle" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Decirle" in a sentence and their turkish translations:

- Deberías decirle la verdad.
- Debes decirle la verdad.
- Deberíais decirle la verdad.

Ona gerçeği söylemelisin.

- Por supuesto, tengo que decirle.
- Claro, debo decirle.

Elbette ona söylemek zorundayım.

Necesito decirle algo.

Ona bir şey söylemek zorundayım.

Siento decirle que ...

Bunu size söylediğim için üzgünüm...

Mejor no decirle.

Ona söylemesen iyi olur.

¿Cuándo debemos decirle?

- Ne zaman ona söylemeliyiz?
- Ne zaman onlara söylememiz gerekiyor?

Puedo decirle todo.

Ona her şeyi anlatabilirsiniz.

Decidí decirle la verdad.

Ona gerçeği söylemeye karar verdim.

No sabía qué decirle.

Ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum.

Deberías decirle la verdad.

Ona gerçeği anlatmalısın.

- Mañana tengo que decirle la verdad.
- Debo decirle la verdad mañana.

Yarın ona gerçeği söylemek zorundayım.

- Decidí decirle que lo amo.
- Decidí decirle a ella que lo amo.

Onu sevdiğimi ona söylemeye karar verdim.

Tom se olvidó de decirle a Mary lo que había planeado decirle.

Tom Mary'ye ne söylemeyi planladığını söylemeyi unuttu.

Quiero decirle a mi maestro

yahu adet olsun efendime söyleyeyim

Si viene, ¿qué debería decirle?

O gelirse, ona ne söylemem gerekiyor?

Hay algo que quiero decirle.

Ona söylemek istediğim bir şeyim var.

Decidí decirle que la quiero.

Onu sevdiğimi ona söylemeye karar verdim.

No tengo nada que decirle.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Ella no sabía qué decirle.

Ona ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Tuve que decirle a Tom.

Tom'a söylemek zorunda kaldım.

Iré a decirle a todos.

Herkese söylemeye gideceğim.

No voy a decirle eso.

Bunu ona anlatmayacağım.

Quiero decirle que la amo.

Ona onu sevdiğimi söylemek istiyorum.

¿Por qué no debo decirle?

Neden ona söylememeliyim?

Puedes decirle lo que quieres.

Ona istediğini söyleyebilirsin.

Puedo decirle todo a María.

Her şeyi Mary'ye söyleyebilirim.

Debería decirle todo a Tomás.

Tom'a her şeyi söylemeliyim.

- Decidí decirle a él que la amo a ella.
- Decidí decirle que la amo.

Onu sevdiğimi ona söylemeye karar verdim.

Ella prometió no decirle a nadie.

O kimseye söylemeyeceğine söz verdi.

Tendré que decirle la verdad mañana.

Yarın ona gerçeği söylemek zorunda kalacağım.

Hay una cosa que debo decirle.

Sana söylemem gereken bir şey var.

Queremos decirle una cosa a Tom.

Biz Tom'la konuşmak istiyoruz.

Tengo que decirle algo a Tom.

Tom'a bir şey söylemek zorundayım.

No me gusta decirle la verdad.

Ona gerçeği söylemekten hoşlanmıyorum.

No sé qué decirle a Tom.

Tom'a ne diyeceğimi bilmiyorum.

¿Qué quiere decirle Tom a Mary?

Tom Mary'ye ne söylemek istiyor?

Nunca escucha lo que intento decirle.

O söylemeye çalıştığım şeyi asla dinlemez.

Tom quería decirle algo a Mary.

Tom Mary'ye bir şey söylemek istedi.

Pocas personas osan decirle la verdad.

Birkaç kişi gerçeği söylemeye cesaret etti.

He decidido decirle que le quiero.

Ona kendisini sevdiğimi söylemeye karar verdim.

Conchita decidió decirle la verdad a María.

Conchita Mary'ye gerçeği söylemeye karar verdi.

No puedo decirle palabrotas a un policía.

Bir polise küfür edemem.

Tom quiere decirle la verdad a María.

Tom Mary'ye gerçeği söylemek istiyor.

Él prometió no decirle eso a nadie.

- Bunu kimseye söylemeyeceğine söz verdi.
- Bunu kimseye söylemeyeceğine dair söz verdi.

No tengo nada que decirle a Tom.

Tom'a söyleyecek bir şeyim yok.

No tenemos que decirle nada a Tom.

Tom'a hiçbir şey söylemek zorunda değiliz.

No me atrevo a decirle tal cosa.

Ona böyle bir şey söylemeye cesaret edemiyorum.

No puedo decirle eso a mi papá.

Onu babama anlatamam.

No quiero decirle a Tom la verdad.

Tom'a gerçeği söylemek istemiyorum.

Quería decirle algo, pero no lo hice.

Ona bir şey söylemek istedim ama söylemedim.

¿Qué tengo que decirle a Tom ahora?

Şimdi Tom'a ne söylemeliyim?

Tom decidió decirle la verdad a Mary.

Tom Mary'ye gerçeği söylemeye karar verdi.

¿Por qué tengo que decirle a Tom?

Neden Tom'a söylemek zorundayım?

Tom no debería decirle groserías a Mary.

Tom Mary'ye öyle kaba şeyler söylememeli.

Tom debería decirle a Mary la verdad.

Tom, Mary'ye gerçeği söylemeli.

Tom tiene algo que decirle a Mary.

Tom'un Mary'ye söyleyecek bir şeyi var.

Tom no sabía que decirle a Mary.

Tom Mary'ye ne diyeceğini bilmiyordu.

Tom quería decirle a Mary algo importante.

Tom Mary'ye önemli bir şey söylemek istedi.

- Tom llamó a Mary para decirle que llegaría tarde.
- Tom llamó a María para decirle que llegaría tarde.

Tom Mary'yi ona geç kalacağını söylemek için aradı.

Que decirle a otro hombre que está sufriendo.

kırmak yerine, ölmeyi seçeceğini biliyorum.

Además, sin decirle a nadie sobre su coche

üstelik arabasıyla kimseye haber vermeden

No podemos decirle a nadie sobre el mundo

dünyada hiç kimseye derdimizi anlatamayız

No tengo nada que decirle a ese individuo.

- O konuda söyleyecek herhangi bir şeyim yok.
- O konuda söyleyecek lafım yok.

No me apetece decirle a ella la verdad.

Canım ona doğruyu söylemek istemiyor.

Creo que deberíamos decirle la verdad a Tom.

Bence Tom'a doğruyu söylemeliyiz.

Lo medité y decidí decirle todo a Tom.

Onun üzerinde düşündüm ve Tom'a her şeyi söylemeye karar verdim.

Pretendo decirle a Tom que no quiero ir.

Gitmek istemediğimi Tom'a söylemeyi planlıyorum.

¿Puedo decirle a mi padre lo que quieres?

Babama ne istediğini söyleyebilir miyim?

No tengo por qué decirle nada a Tom.

Tom'a bir şey söylemek zorunda değilim.

Voy a decirle como lo tiene que hacer.

Bunu nasıl yapacağını sana söyleyeceğim.

Iré a decirle a Tom que estamos listos.

Gidip Tom'a hazır olduğumuzu söyleyeceğim.

¿Qué se supone que debo decirle a Tom?

Tom'a ne söylemem gerekiyor?

Solo quería decirle a Tom que le quería.

Sadece Tom'a onu sevdiğimi söylemek istedim.

No deberías decirle nada acerca de tu polola.

Kız arkadaşın hakkında ona bir şey söylememelisin.

Ella lo llamó para decirle que llegaría tarde.

O, geç kalacağını söylemek için onu aradı.

Ella le llamó para decirle que llegaría tarde.

O, geç kalacağını ona söylemek için aradı.

Ella le escribió para decirle que lo amaba.

Onun onu sevdiğini söylemek için o, ona yazdı.

Debes parar de decirle que no a Tom.

Tom'a hayır demekten vazgeçmelisin.

Tom realmente necesita decirle la verdad a Mary.

Tom gerçekten gerçeği Mary'ye söylemeli.

Tom tiene muchas cosas que decirle a Mary.

Tom'un Mary'ye söyleyecek çok şeyi var.

Tom decidió decirle a Mary que la amaba.

Tom Mary'yi sevdiğini ona söylemeye karar verdi.

Tom no tenía nada que decirle a Mary.

Tom'un Mary'ye söyleyecek bir şeyi yoktu.

El problema es que no tenía nada que decirle.

Sorun benim ona söyleyecek bir şeyim olmamasıydı.

Tom quiso decirle a Mary acerca de la fiesta.

Tom'un amacı Mary'ye partiden bahsetmekti.

Tengo ganas de decirle lo que pienso de él.

İçimden onunla ilgili düşündüğümü söylemek geliyor.

Creo que deberíamos decirle a Tom lo que pensamos.

Sanırım ne düşündüğümüzü Tom'a söylemeliyiz.

No quiero decirle a Tom que estuve en Boston.

Boston'da olduğumu Tom'a söylemek istemiyorum.

¿Cuándo vas a decirle a Tom que quieres casarte?

Evlenmek istediğini ne zaman Tom'a söyleyeceksin?

Me he olvidado de decirle una cosa a Tom.

Tom'a bir şey söylemeyi unuttum.

Ella tuvo que decirle adiós a su ciudad natal.

O, memleketine veda etmek zorunda kaldı.

Tom no sabía cómo decirle la verdad a Mary.

Tom, Mary'ye gerçeği nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

No tuve que decirle a Tom. Él ya sabía.

Tom'a söylemem gerekmiyordu. O zaten biliyordu.

¿Debo decirle que me gusta o que lo amo?

Ondan hoşlandığımı veya onu sevdiğimi ona söylemem gerekir mi?