Translation of "¿cuán" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "¿cuán" in a sentence and their turkish translations:

¿Cuán profundo es?

O ne kadar derindir?

¿Cuán ancho es?

O, ne kadar geniştir?

¿Cuán rápido corrió?

O ne kadar hızlı koştu?

Ni cuán segura es.

Ne kadar güvenli olduğunu da.

¿Y cuán grande es eso?

Ne kadar harika?

Y cuán especulativas son estas ideas.

ne kadar spekülatif olduğunu göstermemiz gerekiyor.

- ¿Cuánta hambre tienes?
- ¿Cuán hambriento estás?

Ne kadar açsın?

¿Cuán pronto podría tener mis zapatos arreglados?

Ne kadar sürede ayakkabılarımı tamir ettirebilirim?

Tom no consigue describir cuán divertido fue.

Tom onun ne kadar eğlenceli olduğunu anlatamaz.

No sé cuán fácil será trepar para salir.

Geri tırmanmanın, o kadar da kolay olacağını sanmıyorum.

Sientes cuán vulnerables son las vidas de estos animales.

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

- ¿Qué tan bien sabes patinar?
- ¿Cuán bien puedes patinar?

Ne kadar iyi kayabilirsin?

Y si aprendemos a apreciar cuán especial es nuestro planeta,

Gezegenimizin ne kadar özel olduğunu takdir etmeyi öğrenirsek

Esto nos recuerda cuán peligroso es el calor del desierto

Bu, akıllıca kararlar vermezseniz çöl sıcağının

Él no tiene idea de cuán importante es esta reunión.

Onun, bu toplantının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikri yok.

Tom se preguntaba cuán pronto María tendría lista la cena.

Tom Mary'nin ne kadar kısa sürede akşam yemeğini hazırlayacağını merak etti.

De cuán seguido pasa esto en los lugares de trabajo modernos.

bunun, modern iş yerinde ne kadar sık görüldüğünün farkındasınızdır.

Te hace retroceder y darte cuenta cuán adaptables son estos animales.

Bu hayvanların şartlara uyum sağlayabilir olduğunu görmenizi sağlıyor bu.

- ¿Qué tan grande es el equipo?
- ¿Cuán grande es el equipo?

Takım ne kadar büyük?

No puedo imaginarme cuán insípida sería la vida sin muchos idiomas.

Yaşamın birçok dil olmadan ne kadar fazla renksiz olacağını düşünemiyorum.

Me pregunto si Tom se dará cuenta de cuán solo estoy.

Tom'un ne kadar yalnız olduğumu fark edip etmediğini merak ediyorum.

Los estudiantes desean que sepamos cuán complicada es la vida que llevan.

Görüyorsunuz, öğrencilerimiz hayatlarının karmaşıklıklarını bilmenizi istiyor.

Y, de hecho, cuán vulnerables son todas las vidas en este planeta.

Ve bu gezegende hepimizin hayatının ne kadar hassas olduğunu.

- He visto lo inteligente que sois.
- He visto cuán inteligente es usted.

Siz ne kadar zekisiniz ben gördüm.

No estoy seguro de cuán a menudo debería estar tomando esta medicina.

Bu ilacı ne sıklıkta almam gerektiğinden emin değilim.

No puedo ver cuán profundo es. Ese es el peligro de estos túneles.

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

Tom se sorprendió al ver cuán poco le cubría a Mary su nuevo bañador.

Tom Mary'nin yeni mayosunun ne kadar dar ve kısa olduğunu gördüğüne şaşırmıştı.

Me pregunto si Mary se dará cuenta de cuán pobre es Tom en verdad.

Mary'nin Tom'un gerçekten ne kadar fakir olduğunu fark edip etmediğini merak ediyorum.

Pero no estoy seguro de cuán resistente será la cuerda ni cuánto tiempo lleva allí.

Ne kadar dayanıklı olduğundan yüzde 100 emin değilim. Ne süredir orada olduğundan da.

No te das cuenta de cuán importante es la salud hasta que te pones malo.

Hastalanıncaya kadar sağlığın ne kadar önemli olduğunu fark etmiyorsun.

Antes de que comencemos, me gustaría decir unas palabras acerca de cuán importante es este trabajo.

Biz başlamadan önce bu işin ne kadar önemli olduğu hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.