Examples of using "практики" in a sentence and their turkish translations:
Alışık olduğu bir eylem bu.
Pratiği olmayan teori işe yaramaz.
- Biraz daha pratiğe ihtiyacın var.
- Biraz daha pratiğe ihtiyacınız var.
- Ben hamlamışım.
- Ben idmansızım.
Daha çok pratiğe ihtiyacım var.
Tom'un daha fazla pratiğe ihtiyacı var.
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
İslamiyet'te böyle bir uygulama yoktur
Ben biraz formdan düştüm.
Tom'un biraz daha pratiğe ihtiyacı var.
Daha çok pratiğe ihtiyacım var.
Sistemde geçirdiğim onca yıldan şunu söyleyebilirim ki
Araç sürmeyi öğrenmek birçok uygulama gerektirir.
bu ticari uygulamalar sizin için ne ifade edebilir?
Yabancı bir lisan öğrenmek çok fazla pratik gerektirir.
Dünyanın neresinde olursak olalım,
Piyanoyu iyi çalmak için, yıllarca pratik yapmak gerekir.
Bay Suzuki bir dişçi değildir. O bir doktordur.
Yeni bir motor becerisini öğrenmenin
O dönemlerde asgari ücret diye bir uygulama yok
Çünkü romanlar tablolar gibidir, uygulama yapman gerekir.
Bir müzik aletini çalmayı öğrenmek binlerce saat uygulama gerektirir.