Examples of using "требует" in a sentence and their turkish translations:
Alışık olduğu bir eylem bu.
Kamuoyu cevapları istiyor.
Bu, sabır gerektirir.
Sorunun icabına bakılmalı.
İyilik için de cesaret gerekir.''
yeni teknolojilerle entegre olabileceğimiz anlamına geliyor.
Durum sert önlemler gerektiriyor.
İngilizce öğrenmek sabır gerektirir.
Bu dikkatli bir değerlendirme gerektirir.
Çiçek bahçesi sulanmalı.
O derhal ödeme istiyor.
Bisikletim tamir edilmeli.
Dostluk karşılıklı güven gerektirir.
O çok fazla talep ediyor.
Bunu yapmak ciddi cesaret gerektirir.
Fransızca öğrenmek zaman alır.
Tom özel dikkat gerektiriyor.
Bu görev maharet gerektirir.
Bu zaman alıcı.
Ne gerektirir?
Yabancı dil öğrenmek sabır gerektirir.
Plan çok para gerektiriyor.
Kalp yaralarını iyileştirmek zaman alır.
Başarı genellikle sıkı çalışma gerektirir.
Kilisenin çatısının onarıma ihtiyacı var.
Retorik bir soru bir cevap gerektirmez.
Akıllı alışveriş dikkatli bir planlama gerektirir.
Tom'un patronu çok iş istiyor.
Sigarayı bırakmak kararlılık gerektirir.
Metot iyi ama geliştirilmeye ihtiyacı var.
Mutluluk geldi ve para gerektiriyor.
Bu iş yüksek derecede yetenek gerektiriyor.
Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.
Muhakeme ve risk gerektiriyor.
Akıllıca kararlar vermek ve kararlı olmak gerekir.
Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.
Ancak bu esneklik ve merak gerektirir.
Fakat doğru hedefi seçmek tecrübe gerektirir.
Fizik ödevlerinde ara vermeniz gerekir,
Yani çok fazla enerji gerektiriyor.
Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.
Bir yabancı dili iyi konuşmak zaman alır.
Yabancı dil öğrenmek için çok zaman gerekir.
Yabancı bir dilde uzmanlaşmamız uzun zaman alır.
Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
Senin planın çok miktarda para gerektirir.
Böylesi bir iş büyük sabır ister.
Bu tür iş çok sabır gerektirir.
Tom'un aldığı ev gerçek bir tadilat gerektiriyor.
Bu iş özel eğitim gerektirmez.
Piyano çalmak el becerisi gerektirir.
Evin onarıma ihtiyacı var.
Zemin o kadar kirli ki yıkanması gerekir.
Yani bu kadar rastlantı muazzam bir şans gerektiriyor
Bu cesaret ister.
Mutluluğa giden yolun bazen cesarete ihtiyacı var.
Bu yürek gerektirir.
yahu bir kere bu iş mühendislik ve mimarlık da istiyor
Bu yüksek düzeyde konsantrasyon gerektiren iş türü.
- Bu arabanın tamire ihtiyacı var.
- Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.
Benim evimin onarıma ihtiyacı var.
Onun evinin onarıma ihtiyacı var.
Onun evinin onarıma ihtiyacı var.
O evin onarıma ihtiyacı var.
Gezi çok fazla para gerektirir.
Bu zaman alır.
Bütün bunlar kendimizden daha büyük bir gücü
Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.
Onların yanında olmamıza engel olan hiçbir şey yok.
Esperanto konuşmak o kadar kolaydır ki bazen gerçek bir çaba gerektirir.
Benim teybin onarılmaya ihtiyacı var.
üstelik bir tek bu programda değil. Hiçbir program almıyor. Alamaz da
Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.
Sorun hakkında gerçekten bir şey yapılmalı, ama bu balyozla ceviz kırmaktır.
Böyle bir hakaretin bir yanıt gerektireceğini sanmıyorum.
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
Tom bir şeyin yapılmasını rica etmek yerine bir şeyin yapılmasını her zaman talep eden türden bir insan.
Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz. Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O'na insan eliyle hizmet edilmez.