Translation of "Pular" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Pular" in a sentence and their turkish translations:

Eu posso pular.

Zıplayabilirim.

- Vi-o pular.
- Vi-a pular.
- Vi-o saltar.
- Vi-a saltar.
- Eu o vi pular.

Onu atladığını gördüm.

pular no lago.

Git göle atla.

Ela sabe pular alto.

O yüksek sıçrayabilir.

Vi o homem pular.

Adamın atladığını gördüm.

Vamos pular o almoço.

Öğle yemeğini atlayalım.

- A que altura você consegue pular?
- Quão alto você consegue pular?

- Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
- Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?

- Como posso pular tão alto?
- Como eu posso pular tão alto?

O kadar yükseğe nasıl zıplayabilirim?

- Eu não vou deixar você pular.
- Eu não vou te deixar pular.

Atlamana izin vermeyeceğim.

Minha filha adora pular corda.

Kızım ip atlamayı sever.

- Vamos pular na água.
- Vamos mergulhar.

Suya atlayalım.

Ajudei Tom a pular o muro.

Tom'un duvara tırmanmasına yardım ettim.

O quão alto você consegue pular?

Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?

Tente ver o quão longe consegue pular.

Ne kadar uzağa atlayabileceğini görmeye çalış.

Pare de pular em cima da cama.

Yatağa atlamaktan vazgeç.

É perigoso pular de um trem em movimento.

Hareket eden bir trenden atlamak tehlikelidir.

É perigoso pular para um trem em movimento.

Hareket eden bir trene atlamak tehlikelidir.

Tom disse aos seus filhos para que parassem de pular sobre a cama.

Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.

- A menina teve medo de saltar do telhado.
- A menina teve medo de pular do telhado.

Kız çatıdan aşağıya atlamaya korkuyordu.

Não se esqueça de que, se você está numa dieta, pular o café da manhã não ajudará.

Eğer bir diyetteysen kahvaltıyı atlamanın sana yardım etmeyeceğini unutma.