Translation of "Lago" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Lago" in a sentence and their turkish translations:

- Eu mergulhei no lago.
- Mergulhei no lago.

Ben göle daldım.

- Este lago é profundo.
- Este lago é fundo.

Bu göl derin.

- Posso nadar nesse lago?
- Eu poderia nadar nesse lago?

Bu gölde yüzebilir miyim?

- No Japão não há nenhum lago tão grande quando o lago Biwa.
- No Japão não há nenhum lago tão grande como o lago Biwa.

Japonya'da başka hiçbir göl Biwa gölü kadar büyük değildir.

Nós nadamos no lago.

Gölde yüzdük.

Fomos nadar no lago.

Biz gölde yüzmeye gittik.

Vá pular no lago.

Git göle atla.

Estou nadando no lago.

Gölde yüzüyorum.

O lago estava congelado.

Göl dondu.

Tom foi ao lago.

Tom göle gitti.

O lago é profundo?

Göl derin midir?

Posso nadar no lago?

Gölde yüzebilir miyim?

Nós nadávamos neste lago.

Eskiden bu gölde yüzerdim.

O lago é azul.

Göl mavi.

Tom nadou no lago.

Tom gölde yüzdü.

O lago é grande.

Göl büyük.

No Japão não há nenhum lago maior que o lago Biwa.

Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.

- O luar refletiu sobre o lago.
- O luar refletia-se no lago.

Ay ışığı göle yansımıştı.

Há muitos peixes naquele lago.

O gölde bir sürü balık var.

Esse lago parece um oceano.

Şu göl bir okyanus gibi görünüyor.

O lago é tão profundo.

Göl çok derin.

O lago congela no inverno.

Göl kışın donuyor.

O lago está completamente congelado.

Göl tamamen dondu.

Havia alguns barcos no lago.

Gölde bazı tekneler vardı.

Finalmente nós chegamos ao lago.

Sonunda göle ulaştık.

É proibido nadar neste lago.

Bu gölde yüzmeye izin verilmez.

Havia muitos botes no lago.

Gölde birçok bot vardı.

Há dois botes no lago.

Gölde iki tekne var.

Ela o levou ao lago.

O onu göle götürdü.

Alguns botes estão no lago.

Bazı kayıklar gölün üstündedir.

É proibido pescar neste lago.

Bu gölde balık tutmaya izin verilmez.

Tom queria ir ao lago.

Tom göle gitmek istedi.

O lago fica longe daqui.

Göl buradan uzak.

Embora o lago esteja todo congelado,

Gölün yüzeyi tamamen donmuş olsa da

O lago é grande e belo.

Göl büyük ve güzeldir.

O lago é mais profundo aqui.

Nehrin en derin yeri burası.

Nós caminhamos ao redor do lago.

Göletin etrafında yürüdük.

Tom pintou um quadro do lago.

Tom gölün bir resmini yaptı.

Mantenha as crianças longe do lago.

Çocukları göletten uzak tutun.

A polícia procurou no lago obscuro.

Polisler karanlık gölü aradı.

O luar refletia-se no lago.

Ayışığı göle yansıyordu.

- Este é o lago mais profundo do Japão.
- Este lago é o mais profundo do Japão.

- Japonya'da bu göl en derin göldür.
- Bu göl Japonya'da ki en derin göldür.

O lago tem quatro milhas de extensão.

Göl dört mil genişliğindedir.

Uma garota se afogou no lago ontem.

Dün gölette bir kız boğuldu.

Qual é o maior lago da Alemanha?

Almanya'nın en büyük gölü ne?

A água do lago é muito fria.

Göl suyu çok soğuktur.

Esse hotel é muito próximo do lago.

Bu otel göle çok yakındır.

Tom possui uma casa perto do lago.

Tom gölün yanında bir eve sahip.

Alugamos uma cabana perto de um lago.

Gölün yanında bir kabin kiraladık.

Tom não foi para o lago conosco.

Tom bizimle göle gitmedi.

O lago tem uma água muito clara.

Gölün çok berrak bir suyu var.

Parece que esta área é um lago congelado.

Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.

Vê aquele lago de pedreira? Estamos muito alto.

Gölü ve taş ocağını görüyor musunuz? Oldukça uzak bir mesafe!

Uma pequena caminhada me levou até o lago.

Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.

O hotel é de frente para o lago.

Otel göle bakıyor.

- O lago é grande.
- A água é importante.

Su önemlidir.

Há um lago em frente à minha casa.

Evimin önünde bir göl var.

Nós caminhamos ao redor de todo o lago.

- Biz gölün etrafında yürüdük.
- Gölün bütün çevresini gezdik.

O Lago Biwa é o maior do Japão.

Biwa Gölü Japonya'da en büyük göldür.

O lago tem um diâmetro de 3 milhas.

Göl 3 millik bir çapa sahiptir.

O homem arremessou a sua flauta ao lago.

Adam flütü göle attı.

Tom não foi ao lago no verão passado.

Tom geçen yaz göle gitmedi.

Este lago é o mais fundo deste país.

Bu göl bu ülkede en derindir.

Centenas de búfalos foram em direção ao lago.

Yüzlerce manda göle doğru yöneldi.

Vamos juntar mais destas e descer ao lago congelado.

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

Ou tentamos pescar no lago congelado com as larvas?

yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

O hotel está ligado a um lago, a leste.

Otel, doğuda bir otele bitişiktir.

O cano conduz água do lago para a fábrica.

Boru, gölden fabrikaya su taşır.

Nós podíamos ver o reflexo das montanhas no lago.

Biz dağların yansımasını gölde görebiliyorduk.

O Tom viu alguns peixes mortos boiando no lago.

Tom gölde yüzen bazı ölü balıklar gördü.

O garoto passou o tempo jogando pedras no lago.

Çocuk göle taşlar fırlatarak zaman geçirdi

A Dama do Lago era a soberana de Avalon.

Gölün kraliçesi, Avalon hükümdarıydı.

Este lago está entre os mais fundos do país.

Bu göl ülkede en derinler arasında yer alıyor.

Milhares de peixes mortos foram encontrados boiando no lago.

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

Um lago ou um rio que eles têm que atravessar,

karşılarına aşmaları gereken bir göl veya nehir çıktığında ise

Tem feito muito frio, por isso o lago está congelado.

Çok soğuk vardı, bu nedenle göl dondu.

Este é o lago mais bonito que eu já vi.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel göl.

- Nós chegamos no lago na hora exata antes do pôr-do-sol.
- Chegamos no lago na hora exata antes do pôr-do-sol.

Tam gün batımından önce göle vardık.

- A velha igreja que está ao lado do lago é muito bonita.
- A velha igreja que fica ao lado do lago é muito bonita.

Gölün yanındaki eski kilise çok güzel.

Ir até ao lago congelado, fazer um buraco e tentar pescar.

ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

Esta é a primeira vez que eu nado em um lago.

İlk kez bir gölde yüzdüm.

No sábado passado, nossos filhos brincaram no parque perto do lago.

Geçen cumartesi çocuklarımız gölün yanındaki parkta oynadı.

Todos os peixes neste lago morreram devido ao envenenamento por cianeto.

Bu gölde tüm balıklar siyanür zehirlenmesinden öldü.

O gelo no lago é muito fino para que suporte seu peso.

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.

O lago Titicaca, o maior na América do Sul, fica no Peru.

Titicaca Gölü, Güney Amerika'da en büyük göl, Peru'dadır.

Os rapazes montaram um rinque de hóquei sobre o lago pequeno congelado.

Çocuklar donmuş gölet üzerinde bir hokey pisti kurdular.

De acordo com meus conhecimentos, o lago é o mais profundo daqui.

Bildiğim kadarıyla, gölün en derin noktası burası.

O Tom nadou no pequeno lago que estava na traseira da casa dele.

Tom evinin arkasındaki havuzda yüzdü.

Com certeza você pode nadar no lago, mas não faz sentido fazer isso.

Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.

O maior lago da América do Sul, o Titicaca, encontra-se no Peru.

- Güney Amerika'nın en büyük gölü, Titicaca, Peru'da bulunur.
- Titicaca Gölü, Güney Amerika'da en büyük göl, Peru'dadır.