Translation of "Princípio" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Princípio" in a sentence and their turkish translations:

- No princípio, não criam nele.
- No princípio, não acreditavam nele.

İlk olarak, onlar ona inanmadılar.

A princípio, eu detestei.

İlk başta bundan nefret ettim.

Eu estava cético a princípio.

İlk zamanlar şüpheciydim.

Sabíamos disso desde o princípio.

Biz onu başından beri biliyorduk.

Ninguém acreditou em mim a princípio.

İlk önce kimse bana inanmıyordu.

Ele estava com Deus no princípio.

O, başlangıçta Tanrı’yla birlikteydi.

Ela gostou dele desde o princípio.

O, onu hemen sevdi.

No princípio, não sabia tocar violão.

En başta gitar çalamıyordum.

Ele não entende o princípio da coisa.

O, konunun prensibini anlamıyor.

Foi o que eu pensei a princípio.

Başlangıçta düşündüğüm şey bu.

- No princípio Deus criou os céus e a terra.
- No princípio Deus criou o céu e a terra.

- Allah önce yeri ve göğü yarattı.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

Conte-me uma história do princípio ao fim.

Bana başından sonuna kadar bir hikaye anlat.

A princípio eu o confundi com seu irmão.

- Başlangıçta, yanlışlıkla seni erkek kardeşine benzettim.
- Başlangıçta seni erkek kardeşinle karıştırdım.
- Başlangıçta seni erkek kardeşine benzettim.

No princípio Deus criou os céus e a terra.

- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

No princípio, eu não gostava dele, mas agora, sim.

Önceleri onu sevmezdim fakat şimdi seviyorum.

Ele tem por princípio nunca falar mal dos outros.

Başkaları hakkında kötü konuşmamayı kendisine prensip olarak benimsemektedir.

No princípio eu não gostava dela, mas agora sim.

İlk başta onu sevmedim ama şimdi seviyorum.

Tom leu a Bíblia inteira, do princípio ao fim.

Tom tüm Kutsal Kitabı başından sonuna kadar okudu.

Da delinquência humana, não sangrenta, em princípio, que se pode ambicionar.

insanlık suçu bu, ilk aşamada kan dökülmüyor.

- A princípio, não acreditei nele.
- No começo eu não acreditei nele.

Başta ona inanmadım.

- Ela não gostava dele inicialmente.
- A princípio ela não gostava dele.

O, ilk olarak ondan hoşlanmadı.

Espero estar na Turquia no princípio do próximo mês de novembro.

Bu kasım başı gibi Türkiye'de olmayı umuyorum.

A princípio eu pensei que Tom estava zangado, mas depois percebi que ele só estava preocupado.

İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.

A água é o princípio de todas as coisas; tudo vem da água e à água tudo retorna.

Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.

“Que achou disso, querida amiga”, disse Tom com um sorriso, “deste xeque-mate que te dei com minha dama?” - Maria ficou chocada a princípio. Teria deixado de ver alguma coisa? Mas logo sorriu também e respondeu: “Bem, o que você pensaria se eu capturasse sua dama com meu cavalo?” E tendo movido o cavalo retirou a dama do tabuleiro.

"Nasıl buldun dostum?" dedi Tom gülümseyerek, "vezirimle seni mat etmemi?" Maria önce şok oldu, bu gözünden kaçmazdı. Kısa bir süre sonra gülümseyip "Peki atımla vezirini almama ne dersin?" diye yanıtladı ve atıyla hamlesini yapıp veziri tahtadan attı.