Examples of using "Nele" in a sentence and their turkish translations:
Ona inanıyorum.
Biz ona güveniyoruz.
Ona inanıyorum.
Ona güvenebilirsin.
Tom ona güveniyor.
- Ona göz kulak ol.
- Ondan gözünü ayırma.
Ona tamamen güveniyorum.
- Ona göz kulak ol.
- Ondan gözünü ayırma.
Ona itimat edebilir miyiz?
Ona güvenebilirsiniz.
Hiç kimse ona inanmıyor.
Hiç kimse ona inanmadı.
Ona güvenebilir miyim?
Ona güvenmeyin.
Hâlâ onu düşünüyorum.
Tom ona güveniyordu.
Ona oy verdim.
Ben ona inandım.
Ona inanma!
O ona vurdu.
Onu vurdu.
O ona güvenir.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
Ona güvenmemelisin.
o yoklar içerisinde
Onu izlemeye devam et.
Ona annesi ve babası tarafından güvenilir.
Ona hakaret etmeyin.
Ben ona dikkat etmedim.
Ona güvenmiyorum.
Kimse ona inanmayacak.
- Onu vuracağım.
- Ona ateş edeceğim.
- Artık ona hiç kimse güvenmiyor.
- Daha ona kimse güvenmez.
Ben sadece ona güvenmiyorum.
Ona nasıl güvenebilirim?
Onun hakkında çok düşünüyor musun?
O ona sert vurdu.
Ona dikkat etmelisin.
Başta ona inanmadım.
Ona güvenebileceğimi biliyordum.
O sürekli onu düşünüyor.
Ben artık ona güvenmiyorum.
Ona mutlak güvenim var.
Çocuklar ona taş attı.
Ben artık ona güvenmiyorum.
Ona ben de inanmıyorum.
Ona güvenmek zorundaydım.
Ona hâlâ güvenmiyorum.
O ona dikkat etmedi.
Ona güvenilemez.
O, ona defalarca vurdu.
O onu tokatladı.
Tom ona pek inanamıyordu.
Aşk ona inananlara aittir.
Ona dikkat et.
O zamanlar tek yaptığım şey onu düşünmekti.
Ben yalnız olduğumda her zaman onu düşünürüm.
Tom hiç kimsenin kendisine dokunmasına izin vermez.
Kim ona iman ederse kınanmaz.
Onun hakkında düşünmeden duramıyorum.
Neden onu gerçekten yumruklamadın?
Ona inanacak kadar akılsızdım.
- Asla ona inanma, o bir yalancı.
- Asla ona inanmayın, o bir yalancı.
Ona güvenebileceğimizden emin misin?
Geçen yıl ona oy verdim.
Tom'un anne ve babası ona inandılar.
O, ona bir çekiçle vurdu.
O bana çarptı, ona değil.
O, bir makineli tüfekle onu vurdu.
O, onu bir tabanca ile vurdu.
O onu bir tüfekle vurdu.
Ona inanacak bir aptaldım.
Ona güven. O konuyla ilgili bir uzman.
Onun cesaretine hayran olduğum için, ona güvendim.
- O, onda ne buluyor?
- O, onda ne görüyor?
Ben hala her zaman onun hakkında düşünürüm.
Ona asla güvenmedim ve asla güvenmeyeceğim.
Onda iyiden daha çok kötü vardı.
Tom ona güvendiğimizi biliyor.
Onun cesaretini takdir ettim ve ona güveniyorum.
- Onu aldatma.
- Onu kandırmayın.
- Onu kandırma.
- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.
O, ona inanacak kadar aptaldı.
Ona dikkat edecek ilk kişiydi.
Ve sen ona inanıyorsun? Aptal olma, kız!
Bu oda içinde çalışamayacağımız kadar çok sıcak.
onun içinde bir kişi vardır. Simit diye bağırarak birisini kovalar
Ona güvenerek büyük bir riske giriyorsun.
Ne derse desin, ona inanma.
Ne söylerse söylesin ona güvenme.
Tom'u sevmiyorum ve ona güvenmiyorum.
Tom kısa sürede hiç kimsenin onunla ilgilenmediğini fark etti.
O ne söylerse söylesin o ona inanır.
Silahlı biri Mart, 1981'de onu vurdu.
Tom, Mary'nin ona neden güvenmediğini biliyor.