Translation of "Partiu" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Partiu" in a sentence and their turkish translations:

Ele partiu.

O uzaklaştı.

Quando você partiu?

Ne zaman gittin?

Maria já partiu.

Mary çoktan yola çıktı.

O trem partiu.

Tren gitti.

- Ele partiu depois de mim.
- Ele partiu atrás de mim.

Benden sonra gitti.

O trem já partiu.

- Tren çoktan hareket etti.
- Tren zaten yola çıktı.
- Tren ayrıldı bile.
- Tren gitti bile.

Ela partiu para Paris.

Paris'e gitti.

O trem partiu, Lusya!

Tren hareket etti Lusya!

Ele partiu em uma viagem.

O bir seyahata çıktı.

Era noite quando ele partiu.

O ayrıldığında geceydi.

Na manhã seguinte, ele partiu.

- Ertesi sabah, o gitmişti.
- Ertesi sabah o ölmüştü.

Tom partiu há três horas.

Tom üç saat önce ayrıldı.

Ele partiu o seu coração.

- O, kalbini eritti.
- O, kalbini yumuşattı.

Tom partiu assim que pôde.

Tom fırsatını bulur bulmaz ayrıldı.

John partiu a janela ontem.

John dün camı kırdı.

Ele partiu para Londres anteontem.

O önceki gün Londra için yola çıktı.

Ele partiu há uma hora.

Bir saat önce ayrıldı.

- Eu estava chegando, quando ela partiu.
- Eu tinha acabado de chegar quando ela partiu.

O gittiğinde ben tam geliyordum.

Depois disso, ele partiu para casa.

Ondan sonra, o, eve gitti.

Ela partiu para a América anteontem.

- Evvelki gün Amerika'ya yola çıktı.
- Önceki gün Amerika'ya hareket etti.

Faz alguns dias que Tom partiu.

Tom gittiğinden beri günler oldu.

Tom entrou no carro e partiu.

Tom arabaya bindi ve uzaklaştı.

Tom ligou o carro e partiu.

Tom arabayı çalıştırdı ve uzaklaştı.

Por que você partiu de Boston?

Neden Boston'dan ayrıldın?

Acho que Tom ainda não partiu.

Sanırım Tom henüz gitmedi.

Ele entrou no carro e partiu.

Arabaya bindi ve uzaklaştı.

Maria não escreve desde que partiu.

Mary gittiğinden beri yazmadı.

- Você partiu meu coração.
- Tu me partiste o coração.
- Vós me partistes o coração.
- Você me partiu o coração.
- A senhora partiu-me o coração.

Kalbimi kırdın.

Ele me entregou a carta e partiu.

Bana mektubu verdi ve ayrıldı.

- Ele partiu.
- Ele saiu.
- Ele foi embora.

- O dışarı gitti.
- O gitti.

- Ele já foi embora.
- Ele já partiu.

O zaten gitti.

- Quando ele partiu?
- Quando ele foi embora?

Ne zaman gitti?

Realmente, não posso acreditar que Tom partiu.

Tom'un gerçekten gittiğine inanamıyorum.

O dever chamara-lhe, e ele partiu.

Görev onu çağırmıştı, o ayrıldı.

O grupo partiu logo depois da chegada dele.

Parti o geldikten kısa bir süre sonra başladı.

Pelo que eu sei, ela ainda não partiu.

Bildiğim kadarıyla, o henüz yola çıkmadı.

Agora é tarde demais. O trem já partiu.

Artık çok geç. Tren çoktan kalktı.

Tom acompanhou Mary à porta e ela partiu.

Tom Mary ile kapıya kadar yürüdü ve o gitti.

- Ela partiu para a Itália.
- Ela foi à Itália.

O İtalya'ya gitti.

O trem que partiu de Genebra chegará à estação.

Cenevre'den gelen tren istasyona gelecek.

Você partiu ao mesmo tempo da minha irmã caçula?

Küçük kız kardeşimle aynı zamanda mı ayrıldın?

Com este despacho ele logo partiu para a Índia.

Bu emirlerle, o hemen Hindistan'a gitti.

- O comboio acabou de partir.
- O comboio partiu agora mesmo.

Tren az önce gitti.

Eu não sei nada exceto que ela partiu semana passada.

- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.

Dois meses se passaram desde que ele partiu para a França.

Fransaya gittiğinden beri iki ay geçti.

Ela foi para o ponto de ônibus e o ônibus partiu.

O otobüs durağına gitti ve otobüs yola çıktı.

Ele partiu para a Europa há uma semana, isto é, em dez de maio.

Bir hafta önce Avrupa'ya gitmek için yola çıktı. Yani 10 mayısta.

- Não sei quando Tom partiu.
- Não sei quando Tom foi embora.
- Eu não sei quando Tom foi embora.

Tom'un ne zaman ayrıldığını bilmiyorum.

- Tom foi embora sem pagar a conta.
- Tom partiu sem pagar a conta.
- Tom saiu sem pagar a conta.

Tom faturayı ödemeden ayrıldı.

- O trem acaba de partir.
- O comboio acabou de partir.
- O comboio partiu agora mesmo.
- O trem acabou de partir.

Tren az önce ayrıldı.

- Este lugar não é mais o mesmo desde que partiste.
- Este lugar não é mais o mesmo desde que você partiu.

Burası sen gittiğinden beri aynı değil.

- O Tom partiu alguma coisa outra vez?
- O Tom quebrou alguma coisa outra vez?
- O Tom quebrou alguma coisa de novo?
- Tom quebrou algo de novo?

Tom yine bir şey mi kırdı?

- Com relação aos nossos estudantes, um deles já partiu para Bucareste e outra está a caminho.
- Quanto às nossas alunas, uma já foi para Bucareste e outra está a caminho.

Öğrencilerimize gelince, biri Bükreş'e hareket etti, ve biri yolda.