Examples of using "Ouvido" in a sentence and their turkish translations:
Mary'yi dinlemeliydim.
İnsanlar bunu duyamaz.
Seni duyduğumu düşündüm.
Tom bizi duymuş olabilir.
İskandinavya'dan ve İngiltere'den duyulduğu
O notasız piyano çalar.
Kulağım ağrıyor.
Tom notasız piyano çalar.
Ben silah atışı duyduğumu sandım.
Kulağıma bağırma.
Keşke tavsiyeni dinleseydim.
Tom armonikayı notasız çalar.
Tom'un iyi bir müzik kulağı var.
Tom annesini dinlemiş olmalıydı.
Senin gerçekten müzik kulağın var.
Tom'un kulağı ağrıyor.
Kulağına ne yaptın?
Bu kulaklıklar çalışmıyor.
Tom kulaklıklarını çıkardı.
Kulağıma bağırmayı bırak.
O zamandan beri ondan haber almadım.
İçeri girdiğini duyduğumu düşündüm.
Tom kulaklık takıyor.
Tom'un bir kulak enfeksiyonu var.
Tom'un bir kulağı sağır.
Tom bir silah sesi duyduğunu düşündü.
Onu duydum.
Bir kulak enfeksiyonum var.
O zamandan beri ondan haber almadım.
O zamandan beri ondan haber alamadık.
İki kişi bir silah sesi duyduğunu söylüyorlar.
Onların bizi duyduğunu düşündüm.
Tom, Mary'nin kulağına fısıldadı.
Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı.
Sesini duyduğumu düşündüm.
- Onun kulağına tatlı ama anlamsız şeyler fısıldadı.
- Kulağına güzel ama anlamsız sözler fısıldadı.
Tom bir köpek havlaması duyduğunu düşündü.
Bir şey duyduğuma emindim.
bizim ise anca o zaman haberimiz olabildi
Joseph ölümden bir çağrı duyduğunu söylüyor.
Keşke sadece ebeveynlerimi dinleseydim.
Tom'un söylediğini dinlemeliydim.
Lviv hakkında şimdiye kadar hiçbir şey duymamıştım.
Herkes tarafından duyulabilecek kadar yüksek sesle konuştum.
Buraya kulaklık almak için geldik.
Kapının arkasından tuhaf bir ses duyuldu.
Ben zaten o şarkıyı bir zamanlar duymuştum.
Onu şimdiye kadar hiç duymadım.
Lütfen kulaklığı nasıl kullanacağımı bana göster.
Sadece beni dikkatli dinleseydin bunun hiçbiri olmazdı.
Kaç kişinin müzik kulağı olduğunu düşünüyorsun?
Gürültüyü duyduğunda Tom mutfağa gitti.
Ben şimdiye kadar onu duyduğuma inanmıyorum.
O haberi duysaydı, şok olabilirdi.
Boston'a taşındığını duydum.
Sanırım Tom'un terfisini duydun.
Uzun zamandır senden haber almıyorum.
Ben böyle bir şey duymamıştım, sadece olağanüstü bir hikaye.
Doktorun tavsiyesini dinlemediğim için pişmanım.
Söyle bana. Dikkatle dinliyorum.
Beni dinlemeliydin.
İyi oldu bayadır deli zırvası dinlememiştim de gülmemiştim iyi de geldi
Gerçeği söylemek gerekirse, bu mekanı daha önce hiç duymadım.
Tom öne doğru eğildi ve Mary'nin kulağına fısıldadı.
Rüyalarımda benzer bir ses duyduğumu hatırlıyorum.
insan kulağının duyamayacağı frekansta sesler çıkarıyorlar
Domuzcukları duymuştu, cümleyi doğru anlamıştı, sadece ne anlama geldiğini
Bay Hopkins öyle bir yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabiliyordum.
Tom mutfakta bir fare işittiğini düşündü.
Onun kulağına fısıldarsan seni daha iyi duyabilir.
Çocukların kahkahası uzaktan duyulabiliyordu.
O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.