Translation of "Toca" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Toca" in a sentence and their turkish translations:

- Ela toca piano?
- Ele toca piano?
- Você toca piano?

- O, piyano çalar mı?
- O piyano çalar mı?

- Ele toca violão.
- Ele toca guitarra.

O, gitar çalar.

Ela toca violão.

O gitar çalar.

Ele toca piano?

O, piyano çalar mı?

Miho toca piano.

Miho piyano çalar.

Ela toca piano.

O piyano çalar.

Ela toca piano?

Piyano çalıyor mu?

Você toca guitarra?

Gitar çalıyor musun?

Ele toca piano.

O, piyano çalıyor.

Ela toca flauta.

O flüt çalar.

Tom toca trombone.

Tom trombon çalıyor.

Tom toca guitarra.

Tom gitar çalar.

Tom toca flauta.

Tom flüt çalıyor.

Tom toca bateria.

- Tom davul çalar.
- Tom bateri çalar.

Você toca piano?

Piyanoyu çalar mısın?

O telefone toca.

Telefon çalıyor.

- Você toca piano, né?
- Você toca piano, não é?

Piyano çalıyorsun, değil mi?

Tanaka toca piano bem.

Tanaka iyi piyano çalar.

- Toque cinco!
- Toca aqui!

Çak bir beşlik!

Você ainda toca violão?

Hâlâ gitar çalıyor musun?

Você ainda toca piano?

Hâlâ piyano çalıyor musun?

Tom toca guitarra bem.

Tom iyi gitar çalar.

Ele frequentemente toca violão.

O, sık sık gitar çalar.

Meu irmão toca violão.

Erkek kardeşim gitar çalar.

Você toca algum instrumento?

Herhangi bir müzik aleti çalıyor musun?

Tom toca piano bem.

Tom iyi piyano çalar.

Tom toca bateria bem.

Tom iyi davul çalabilir.

Quais instrumentos você toca?

Hangi enstrümanları çalıyorsunuz?

Você ainda toca guitarra?

Hâlâ gitar çalıyor musun?

- Ele toca piano melhor que eu.
- Ela toca piano melhor que eu.

Benden daha iyi piyano çalar.

- Ouvi dizer que você toca piano.
- Ouvi falar que você toca piano.

- Senin piyano çaldığını duyuyorum.
- Duyduğuma göre piyano çalıyormuşsun.

E não voltou àquela toca.

O yuvaya bir daha dönmedi.

A propósito, você toca violino?

Bu arada, keman çalar mısın?

Ela toca piano de ouvido.

O notasız piyano çalar.

Ela toca piano muito bem.

O çok iyi şekilde piyano çalar.

Tom toca violão muito bem.

Tom çok iyi gitar çalar.

Tom toca piano de ouvido.

Tom notasız piyano çalar.

Tom toca violino muito bem.

Tom keman çalmada çok iyi.

Ela toca violino muito bem.

O, çok iyi keman çalar.

Ele toca muito bem piano.

O çok iyi piyano çalar.

Tom toca piano muito bem.

Tom çok iyi piyano çalar.

Ela toca piano e violão.

Piyano ve gitar çalar.

Tom toca bateria muito bem.

Tom çok iyi davul çalabilir.

Tom toca órgão muito bem.

Tom çok iyi org çalar.

A banda toca muito bem.

Grup gerçekten iyi çalıyor.

Adoro como Tom toca bateria.

Tom'un davul çalma tarzın seviyorum.

O Tom ainda toca violão?

Tom hala gitar çalıyor mu?

Tom toca gaita de ouvido.

Tom armonikayı notasız çalar.

Tom toca bateria e violão.

Tom davul ve gitar çalar.

Tom não toca mais violão.

Tom artık gitar çalmıyor.

Não estava a sair da toca.

O yuvadan çıkmayacaktı.

Tom não toca piano há anos.

Tom yıllardır piyano çalmıyor.

O Tom toca acordeão muito bem.

Tom oldukça iyi akordeon çalar.

Ele toca piano melhor que eu.

O, piyanoyu benden daha iyi çalabilir.

Miho toca piano melhor que Noriko.

Miho, Noriko'dan daha iyi piyano çalar.

Você, certamente, toca piano muito bem.

Kesinlikle iyi piyano çalıyorsun.

A minha mãe toca piano bem.

Annem iyi piyano çalar.

Tom toca frequentemente com seus amigos.

Tom sık sık arkadaşlarıyla çalgı çalar.

Tom não toca bateria muito bem.

Tom çok iyi davul çalamaz.

- Vocês tocam trombone?
- Você toca trombone?

Trombon çalar mısın?

Tom não toca violão há anos.

Tom yıllarca gitar çalmadı.

Tom não toca piano muito bem.

Tom piyanoyu çok iyi çalmıyor.

Emily toca piano e violão também.

Emily piyanonun yanı sıra gitar da çalıyor.

- Quando você está tomando banho, o telefone toca.
- Quando estás no banho, toca o telefone.

Biri banyoya girdi mi, telefon çalar.

Era uma longa distância até à toca.

Yuvasına çok mesafe var.

Minha irmã toca piano todos os dias.

Kız kardeşim her gün piyano çalar.

A minha irmã toca piano todo dia.

- Kız kardeşim her gün piyano çalar.
- Kız kardeşim her gün piyano çalıyor.

Tom toca tuba na banda da escola.

Tom okul bandosunda tuba çalar.

Minha irmã mais velha toca bem violão.

Ablam gitarı iyi çalar.

- Tom está tocando piano.
- Tom toca piano.

- Tom piyano çalıyor.
- Tom piyano çalar.

Tom toca violão melhor do que eu.

Tom benden daha iyi gitar çalabilir.

Tem certeza de que Tom toca violino?

Tom'un keman çaldığından emin misin?

Tom toca piano melhor do que Maria.

Tom piyanoyu Mary'den daha iyi çalar.

- O telefone está tocando.
- O telefone toca.

Telefon çalıyor.

Ele toca violão de vez em quando.

O sık sık gitar çalar.

Você toca um instrumento musical, não é?

Bir müzik aleti çalarsın, değil mi?

Hoje em dia, Tom não toca piano.

Tom bugünlerde piyano çalmıyor.

Não consegui encontrá-lo. Não estava na toca.

Onu bulamadım. Yuvasında yoktu.

Muitas vezes, vou ao local da toca dele.

Sık sık yuvasının olduğu yere gidiyorum.

- Que instrumentos você toca?
- Que instrumentos vocês tocam?

Hangi ensturmanları çalıyorsun?

Bob não toca apenas violão, mas também flauta.

Bob sadece gitar değil fakat aynı zamanda flüt de çalar.

- Ele toca muito bem.
- Ele joga muito bem.

O çok iyi oynuyor.

Tom toca baixo em uma banda de rock.

Tom bir rock grubunda bass çalar.

Você toca violão muito melhor do que eu.

Gitar çalmada benden çok daha iyisin.

Ela canta, ele toca violão e nós dançamos.

Kadın şarkı söylüyor, adam gitar çalıyor, biz de dans ediyoruz.

Você está enganado. Ele toca baixo, não trombone.

Hatalısın. O, trombon değil bass çalar.

Tom toca em uma banda e é muito bonito.

Tom bir grupta çalıyor ve çok yakışıklı.

Tom toca guitarra em uma banda de heavy metal.

Tom bir heavy metal grubunda gitar çalmaktadır.

Tom usa um kilt quando toca gaita de foles.

Tom gayda çalarken bir etek giyer.

Logo que o despertador toca eu tenho de acordar.

- Alarm çalar çalmaz kalkmam gerek.
- Alarm çalınca kalkmam gerek.

Será a primeira vez que a ninhada sai da toca.

Yavrular ilk defa yuvalarından çıkacak.

Pensei em ajudá-la a ir fisicamente para a toca.

Yuvasına dönmesi için fiziksel olarak yardım etmeyi düşündüm.

Toda noite a orquestra toca sem parar a noite toda.

Orkestra her gece bütün gece boyunca çalar.

O Tom toca guitarra quase tão bem quanto a Mary.

Tom neredeyse Mary kadar iyi gitar çalar.