Examples of using "Devia" in a sentence and their turkish translations:
yazıklar olsun
yazıklar olsun!
Biraz egzersiz yapmalısın.
Onu satın almalısın.
Tom kalmalıydı.
Aramalıydım.
Beklemeliydim.
Tom'un bizimle gelmesi gerekiyordu.
Seninle kalmalıydım.
Borçlarını ödemelisin.
Arabanı tamir ettirmelisin.
Tom daha çok çalışmalıydı.
Oraya kendin gitmeliydin.
Beni uyandırmalıydın.
Fransızca çalışmalıydım.
Yalan söylememeliydim.
Tom Mary'ye para borçluydu.
O savaşı önlemeliydi.
Tom, Mary'yi davet etmeliydi.
O beklenmeliydi.
Tom hapishanede olmalı.
Bir palto giymelisin.
Tom Mary'ye yardım etmeliydi.
Seni yalnız bırakmamalıydım.
Öğretmen olmalısın.
Tom annesini dinlemiş olmalıydı.
Sen onun tavsiyesini kabul etmeliydin.
Bazı kurşun kalemler almalıydı.
Bundan uzak durmalıydım.
Tom Mary'ye bir sürü ödünç para verdi.
Ne yapmalıydım?
Soğuk bir şey yememelisin.
Oturumu kapatmamalıydım.
Her insan yemek pişirmeyi öğrenmeli.
Tom onu yapmamalıydı.
Dişlerini fırçalamalıydın.
Onun öğle yemeği için bize katılması gerekiyordu.
Onu sormamalıydım.
Sen onu öldürmemeliydin.
Şimdi onlara yardım etmem gerekiyor.
Tom söylemesi gerekenden daha fazlasını söyledi.
- Trenle gelmeliydin.
- Trenle gelmeliydiniz.
Burada beyzbol oynamamalısın.
Çok fazla şeker yememelisin.
Onun planından vazgeçilmemelidir.
Tom'u öpmemeliydim.
- Tom, Mary ile evlenmeliydi.
- Tom'un Mary ile evlenmesi gerekirdi.
Tom Boston'da kalmalıydı.
Tom konuşmasını prova etmeliydi.
Onu söylememem gerekiyordu.
Tom bu işe başvurmalı.
Boston'a seninle gitmeliydim.
Konuşmadan önce her zaman düşünmelisin.
Zamanımı boşa harcamamalıydım.
Yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
Bu kadar çok dondurma yememeliydim.
Kiramı dün ödemeliydim.
Bu sabah daha erken kalkmalıydım.
Annemi dinlemeliydim.
Sana güven duymamalıydım.
Tom Mary'nin araba sürmesine izin vermemeliydi.
Bana gerçeği söylemeliydin.
Dolu ağzınla konuşmamalısın.
Daha çok İngilizce çalışmalısın.
Tom'a inanmamalıydım.
O, borçlu olduğu parayı ona uzattı.
Arabamı satmamalıydım.
Sen bir politikacı olmalısın.
Tom kazanmam gerektiğini söyledi.
Ona gerçeği anlatmalısın.
- Ona gerçeği söylemeliydin.
- Ona gerçeği söylemeliydiniz.
Ona teşekkür etmelisin.
Onun önerisini reddetmeliydin.
Bana bir doktor görmem gerektiği söylenildi.
- Onun için ondan özür dilemelisin.
- Bunun için ondan özür dilemelisin.
Onu yapmamam gerektiğini biliyordum.
Dinleniyor olmalısın.
Tom bana olan borcunun tamamını ödedi.
Böyle bir şey yapmamalıydın.
Duygularını kontrol etmeyi öğrenmelisin.
Tom ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
Güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum.
Tom'un Mary'nin araba kullanmasına izin vermesi gerek.
Dalış kıyafeti giymemem gerektiğini içgüdüsel olarak biliyordum.
Jack'in arkasından konuşmamalısın.
Cezalandırılmam gereken kötü şeyler yaptım.
Dün gece filmi izlemeliydin.
O, bu şiiri yazdığında çok genç olmalı.
Her yemekten önce ellerini yıkamalısın.
Gece geç saatlere kadar uyanık kalmamalıydım.
Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Sensiz Boston'a gitmemem gerekirdi.
Tom şimdiye kadar buraya gelmiş olmalıydı.
Tom'a onu yapmasını söylemeliydim.
Tom, Mary'nin daha önce ayrılması gerektiğini söyledi.
Tom daha yavaş yemem gerektiğini söyledi.
Herkesin görmesi gereken bir film bu.
Daha fazla yemeliydim.
Sormamalıydım.