Examples of using "Nem" in a sentence and their turkish translations:
Ne önce ne de sonra.
O, ne iyi ne de kötüdür.
Ne yazdın ne de telefon ettin.
Ben ne yürürüm ne de koşarım.
Tom ne sigara ne de içki içer.
İkisinin arası.
O, ne sigara ne de içki içer.
yahu biz yerleşik hayata bile geçmedik ne mühendisliği ne mimarlığı
Ne Fransızca ne de İngilizce konuşabilirim.
Ne Fransızca ne de Almanca konuşabilirim.
O ne yakışıklıdır ne de çirkin.
Babam ne sigara ne de içki içer.
Ne bir şey duydum ne de gördüm.
Babam ne içki içer ne de sigara içer.
Ne o ne de ben İspanyolca konuşurum.
- Sorma bile.
- Hiç sorma.
Kanadalı değilim ki.
Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
Bu da değil
Ne İsa'yı nede o dönemi çokda fazla yansıtmamakta
Tom ne okur ne de yazar.
Ne o ne de o iyi şarkı söyler.
Tom'un bir kedi ya da bir köpeği yok.
Ne Esperanto ne Interlingua çift negatif kullanmaz.
Bu her zaman işe yaramaz.
Ne İngilizce ne de İspanyolca konuşabilirim.
Ne Tom ne de Mary Boston'a gitti.
ne karanlıkta yat ne de kara düş gör
Ben onları tanımıyorum bile.
Ne elmayı ne de üzümü severim.
Herkes fark etmedi.
Tom ne Fransızca ne de İngilizce konuşabilir?
Tom fark etmemişti bile.
Bende bir tane bile yok.
Ne Tom ne de Mary İspanyolca konuşur.
Tom bir avukat ya da bir doktor olmak istemedi.
Onları görmedim bile.
Onları sevmiyoruz ki.
Ne cumartesi ne de pazar günü çalışıyorum.
Ne Fransızca ne de Almanca konuşmayı biliyorum.
Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
Ne öğrenciler ne de öğretmenler öğrenmeyi durdurmalı.
Gülümsemedin bile.
Ne Tom ne de Mary buradaydı.
Ama hepsi değil.
farkında bile olmadan
Farkında bile olmadan
Bu gerçek bile değil.
Hiçbir şey söyleme.
Hatta bu konuda endişelenmeyin.
Bana dokunma bile.
O denemedi bile.
Ne altın ne de büyüklük bizi mutlu eder.
Ben senin altınını veya gümüşünü istemiyorum.
Bunu tartışmadık bile.
Bunu hatırlamıyorum bile.
Herkes mutlu değildi.
Tom bile teşekkür etmedi.
Herkes dürüst değildir.
Ne param ne de arkadaşım var.
Tom söylentileri ne doğruladı ne de yalanladı.
Hem Tom hem Mary bir faksı nasıl göndereceğini bilmiyordu.
Ne Tom ne de Mary Boston'a gitti.
Ben de sizin kadar çalışıyorum, ne daha iyi ne de daha kötü.
ve ne onlar bize yaklaşacaktır ne de biz onlara
Sen orada değildin ki.
Tom hem Mary'yi hem de John'u sevmiyordu.
Ne mutluluk ne de üzüntü sonsuza kadar sürebilir.
Onların umurunda bile değil.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- Bu kuş, ne Japonya'da, nede Çin'de yaşar.
Senin kadar iyi çalışıyorum, ne iyi ne kötü.
Ne Tom ne de Mary John için çalıştı.
Ne Tom ne de Mary, John'a sarıldı.
Her zaman kolay değil.
Hepsi değil ama birazı
kız çocuklarına isim dahi vermiyordu
Onu tanımam bile.
Onu tanımıyorum bile.
Orada değildim ki.
Bilmek bile istemiyorum.
Denemedik bile.
Başlamadım bile.
Onu ben de açıklayamam.
Bu her zaman öyle değildi.
Yorulmadım bile.
Bu her zaman kolay değildi.
Herkes kutlamıyordu.
Tom denemedi bile.
Fark etmemiştim bile.
Tom ağlamadı bile.
Tom bakmamıştı bile.
Ağlamadın bile.
Denemedin bile.
Tom'u tanımıyoruz bile.
Herkes anlamayacak.
Biz onu tanımıyoruz bile.
Hepimiz her şeyi yapamayız.
Tom bile orada değildi.