Examples of using "Infância" in a sentence and their turkish translations:
Onun çocukluğu zordu.
Ben, çocukluğumdan beri Jim'i tanıyorum.
Tom'u çocukluktan beri bilirim
- Ben korkunç bir çocukluk geçirdim.
- Ben berbat bir çocukluk geçirdim.
"Çocukluk arkadaşları" korkutucu.
Benim mutlu bir çocukluğum vardı.
Onun mutlu bir çocukluğu vardı.
- Çocukluğumu net hatırlıyorum.
- Çocukluğumu çok iyi hatırlıyorum.
Çocukluğumdan
Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.
Onlar birbirlerini çocukluklarından beri tanırlar.
Bunu anaokulundayken öğrendim.
Çocukluğunda oldukça cılızdı.
Ben çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.
Çocukluğumuzdan beri birbirimizi tanırız.
- Bize çocukluğunuzdan bahsedin.
- Bize çocukluğundan bahset.
Tom Mary'yi çocukluğundan beri tanımaktadır.
Çocuklukta, zaman yavaşça geçiyor.
Ben Tom'un çocukluk arkadaşıyım.
Şarkı her zaman çocukluğumu hatırlatır.
çocukluğumuzdan beri bu bize empoze edildi
ama bizim çocukluğumuzdan beri bildiğimiz şey ne
Tom ve ben çocukluk arkadaşıyız.
Tom kendi çocukluğu hakkında bir film yaptı.
Onunla çocukluğumuzdan beri arkadaşız.
O, ona çocukluğu hakkında her şeyi anlattı.
neyse artık dönelim çocukluğumuza
başka bir olay daha anlatacağım çocukluğumuzla ilgili
Bu şarkı her zaman benim çocukluğumu anımsatıyor.
Şarkı her zaman çocukluğumu hatırlatır.
Tom, Mary'yi anaokulundan beri tanıyor.
Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.
- En sevdiğin çocukluk anın nedir?
- En sevdiğiniz çocukluk anınız nedir?
Çoucukluğum süresince gayet Arjantinli hissediyordum
yani çocukluğumuzun en güzel oyunu buydu
- Tom'un çocukluğu hakkında bir şey biliyor musun?
- Tom'un çocukluğu hakkında bir şey biliyor musunuz?
Tom hâlâ anaokulunda, değil mi?
Çocukluğundan kalan en eski anın ne?
Tom Mary'den ona çocukluğundan bahsetmesini istedi.
Tom, Mary'nin çocukluk arkadaşlarından biridir.
ama mutlaka çocukluğunuzdan şu sahneyi hatırlarsınız
Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.
Onun hikayesi beni çocukluğuma geri götürdü.
Tom çocukluk arkadaşı olan Mary'ye âşık oldu.
Çocukluğun ilk kırk yılı en zorudur.
Bu çocukluğumu geçirdiğim köydür.
kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar
Çocukluğumu hatırlatılmadan önce bu köprüyü asla geçmem.
Kaikai, anaokuluna gitmek için mavi kıyafetler giyiyor.
Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.
Zihnimde çocukluğuma açılan gizli bir geçit var.
Çocukluğumda karpuz, mandalina ve yenidünya meyvelerini yemeyi seven bir köpeğim vardı.
Tom, Mary, John ve Alice arkadaşlar. Onlar çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktadır.
Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.
Tom, anaokulu öğretmeninin adını hatırlayamıyor.
şimdi benim çocukluğumdaki akranlarımın bile birçoğunun bilmediği bir oyun 3 taş
O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona "prenses" derdi.
Çocukluğumun çoğunu kayalık havuzlarında geçirdim. Sığ yosun ormanlarına dalardım.
Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.
Fotoğraf beni çocukluk günlerime geri götürüyor.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.