Translation of "Infância" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Infância" in a sentence and their turkish translations:

Sua infância foi dura.

Onun çocukluğu zordu.

Conheço Jim desde a infância.

Ben, çocukluğumdan beri Jim'i tanıyorum.

Conheço Tom desde a infância.

Tom'u çocukluktan beri bilirim

Eu tive uma infância horrível.

- Ben korkunç bir çocukluk geçirdim.
- Ben berbat bir çocukluk geçirdim.

Os "amigos de infância" assustam.

"Çocukluk arkadaşları" korkutucu.

Eu tive uma infância feliz.

Benim mutlu bir çocukluğum vardı.

Ela teve uma infância feliz.

Onun mutlu bir çocukluğu vardı.

- Eu lembro bem a minha infância.
- Eu me lembro bem da minha infância.

- Çocukluğumu net hatırlıyorum.
- Çocukluğumu çok iyi hatırlıyorum.

E inspirei-me na minha infância

Çocukluğumdan

Este parque me lembra minha infância.

Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Ele se conhecem desde a infância.

Onlar birbirlerini çocukluklarından beri tanırlar.

Aprendi isso no jardim de infância.

Bunu anaokulundayken öğrendim.

Ele era bem fraco na infância.

Çocukluğunda oldukça cılızdı.

Lembro com prazer de minha infância.

Ben çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.

Nós nos conhecemos desde a infância.

Çocukluğumuzdan beri birbirimizi tanırız.

Conte-nos sobre a sua infância.

- Bize çocukluğunuzdan bahsedin.
- Bize çocukluğundan bahset.

Tom conhece Maria desde a infância.

Tom Mary'yi çocukluğundan beri tanımaktadır.

Na infância, o tempo passa lentamente.

Çocuklukta, zaman yavaşça geçiyor.

- Eu sou um amigo de infância do Tom.
- Sou um amigo de infância do Tom.

Ben Tom'un çocukluk arkadaşıyım.

- Essa música sempre me lembra a minha infância.
- Essa canção sempre me lembra a minha infância.

Şarkı her zaman çocukluğumu hatırlatır.

Isso nos foi imposto desde a infância

çocukluğumuzdan beri bu bize empoze edildi

Mas o que sabemos desde a infância

ama bizim çocukluğumuzdan beri bildiğimiz şey ne

Eu e Tom somos amigos de infância.

Tom ve ben çocukluk arkadaşıyız.

Tom fez um filme sobre sua infância.

Tom kendi çocukluğu hakkında bir film yaptı.

Eu e ele somos amigos desde infância.

Onunla çocukluğumuzdan beri arkadaşız.

Ela lhe contou tudo sobre sua infância.

O, ona çocukluğu hakkında her şeyi anlattı.

De qualquer maneira, vamos voltar à nossa infância

neyse artık dönelim çocukluğumuza

Vou contar outro evento sobre a nossa infância

başka bir olay daha anlatacağım çocukluğumuzla ilgili

Essa música sempre me lembra da minha infância.

Bu şarkı her zaman benim çocukluğumu anımsatıyor.

Essa canção sempre me lembra a minha infância.

Şarkı her zaman çocukluğumu hatırlatır.

Tom conhece Maria desde o jardim de infância.

Tom, Mary'yi anaokulundan beri tanıyor.

Este parque me faz lembrar a minha infância.

Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Qual é a lembrança favorita de sua infância?

- En sevdiğin çocukluk anın nedir?
- En sevdiğiniz çocukluk anınız nedir?

Durante a minha infância, eu me sentia muito argentina,

Çoucukluğum süresince gayet Arjantinli hissediyordum

Então esse foi o melhor jogo da nossa infância

yani çocukluğumuzun en güzel oyunu buydu

Você sabe alguma coisa sobre a infância de Tom?

- Tom'un çocukluğu hakkında bir şey biliyor musun?
- Tom'un çocukluğu hakkında bir şey biliyor musunuz?

Tom ainda está no jardim de infância, não está?

Tom hâlâ anaokulunda, değil mi?

Qual é a sua lembrança mais antiga da infância?

Çocukluğundan kalan en eski anın ne?

Tom queria que Maria lhe contasse sobre sua infância.

Tom Mary'den ona çocukluğundan bahsetmesini istedi.

Tom é um dos amigos de infância de Maria.

Tom, Mary'nin çocukluk arkadaşlarından biridir.

Mas você definitivamente se lembra dessa cena da sua infância

ama mutlaka çocukluğunuzdan şu sahneyi hatırlarsınız

Junho passado Yumiko se casou com um amigo de infância.

Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.

A estória dela trouxe-me de volta à minha infância.

Onun hikayesi beni çocukluğuma geri götürdü.

Tom apaixonou-se loucamente pela sua amiga de infância, Mary.

Tom çocukluk arkadaşı olan Mary'ye âşık oldu.

Os primeiros 40 anos da infância são os mais difíceis.

Çocukluğun ilk kırk yılı en zorudur.

Este é o vilarejo onde eu passei a minha infância.

Bu çocukluğumu geçirdiğim köydür.

Problemas surgem como resultado de traumas ou abusos sofridos pela infância

kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar

Eu nunca atravesso essa ponte sem me lembrar da minha infância.

Çocukluğumu hatırlatılmadan önce bu köprüyü asla geçmem.

Kaikai está usando roupa azul para ir para o jardim de infância.

Kaikai, anaokuluna gitmek için mavi kıyafetler giyiyor.

Na minha infância eu vinha aqui frequentemente, olhava o entorno e pensava.

Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.

Há uma passagem secreta em minha mente que me conduz à minha infância.

Zihnimde çocukluğuma açılan gizli bir geçit var.

Na infância eu tinha um cachorro que adorava comer melancia, tangerinas e nêsperas.

Çocukluğumda karpuz, mandalina ve yenidünya meyvelerini yemeyi seven bir köpeğim vardı.

Tom, Maria, João e Alice são amigos. Eles se conhecem desde a infância.

Tom, Mary, John ve Alice arkadaşlar. Onlar çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktadır.

O que você passa fazendo durante sua infância afeta o resto de sua vida.

Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.

Tom não consegue se lembrar do nome de sua professora do jardim de infância.

Tom, anaokulu öğretmeninin adını hatırlayamıyor.

Agora um jogo que muitos dos meus colegas da minha infância não conheciam 3 pedras

şimdi benim çocukluğumdaki akranlarımın bile birçoğunun bilmediği bir oyun 3 taş

Quando ela estava no jardim de infância, todos os meninos costumavam chamá-la de "princesa".

O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona "prenses" derdi.

Passei a maior parte da minha infância nas lagoas, a mergulhar na floresta rasa de algas.

Çocukluğumun çoğunu kayalık havuzlarında geçirdim. Sığ yosun ormanlarına dalardım.

As minhas memórias de infância estão dominadas pela costa rochosa, o entremarés e a floresta de algas.

Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.

- A foto me traz de volta aos meus tempos de criança.
- A fotografia me leva de volta à minha infância.

Fotoğraf beni çocukluk günlerime geri götürüyor.

A maternidade e a infância têm direito a cuidados e assistência especiais. Todas as crianças nascidas dentro ou fora do matrimônio, gozarão da mesma proteção social.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.