Translation of "Teve" in Turkish

0.030 sec.

Examples of using "Teve" in a sentence and their turkish translations:

- Tom teve sorte.
- O Tom teve sorte.

- Tom şanslı idi.
- Tom şanslıydı.

Você nunca teve um animal de estimação, teve?

Hiç evcil hayvanın olmadı, değil mi?

Ela teve gêmeos.

Onun ikizleri vardı.

Você teve sorte.

Şanslıydın.

- Tom teve um sonho ruim.
- Tom teve um pesadelo.

Tom kötü bir rüya gördü.

- Ele teve um mau dia.
- Ele teve um dia ruim.

Kötü bir gün geçirdi.

- Ela teve uma vida dura.
- Ela teve uma vida difícil.

Zor bir hayatı vardı.

- Mayuko teve um sonho estranho.
- Mayuko teve um sonho esquisito.

Mayuko tuhaf bir rüya gördü.

- Tom teve de esperar Maria.
- Tom teve que esperar Maria.

Tom Mary'yi beklemek zorunda kaldı.

- Você já teve infecção alimentícia?
- Você já teve intoxicação alimentar?

Hiç gıda zehirlenmesi geçirdiniz mi?

Ele teve 9 filhos

9 tane çocuğu oldu

Ele teve problemas respiratórios.

Nefes alma zorluğu vardı.

Tom teve de parar.

Tom durmak zorundaydı.

Tom não teve sorte.

Tom şanssızdı.

Você teve alguma sorte?

Hiç şansın var mıydı?

Tom teve de esperar.

Tom beklemek zorunda kaldı.

Quantos irmãos teve Marika?

Marika'nın kaç tane erkek ve kız kardeşi vardı?

Tom teve uma ideia.

Tom'un bir düşüncesi vardı.

- Houve motim.
- Teve motim.

İsyan vardı.

Quantas esposas você teve?

Kaç tane karın vardı?

Tom teve de correr.

Tom koşmak zorundaydı.

Tom teve muitas oportunidades.

Tom'un bir sürü fırsatları vardı.

Tom nunca teve dúvidas.

Tom'un şüpheleri yoktu.

- A estória teve um final feliz.
- A história teve um final feliz.

Hikayenin mutlu bir sonu vardı.

- Por que você teve de ir?
- Por que você teve que ir?

Neden gitmek zorundaydın?

- Tom teve de acordar cedo hoje.
- Tom teve que acordar cedo hoje.

Tom bu sabah erken kalkmak zorunda kaldı.

- Tom não teve tempo de almoçar.
- Tom não teve tempo para almoçar.

Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.

- Tom teve de ir ao hospital.
- Tom teve que ir ao hospital.

Tom hastaneye gitmek zorunda kaldı.

Ela teve um sonho agradável.

O, hoş bir rüya gördü.

Ele teve seu dente arrancado.

O dişini çektirdi.

Ele não teve muita educação.

O, fazla eğitim yapmadı.

Ele teve uma boa ideia.

Aklıma iyi bir fikir geldi.

Tom teve sua licença suspensa.

Tom'un ehliyetine el konuldu.

Você já teve alguma ideia?

Herhangi bir fikrin var mı?

Tom teve um ataque cardíaco.

Tom bir kalp krizi geçirdi.

Você teve um longo dia.

Uzun bir gün geçirdiniz.

Ela teve doença de Parkinson?

Onda Parkinson hastalığı mı vardı?

Tom teve uma ideia brilhante.

Tom'un parlak bir fikri vardı.

Ela teve um bebê saudável.

Onun sağlıklı bir bebeği vardı.

Tom teve vontade de chorar.

Tom ağlamak istedi.

Tom não teve muita educação.

Tom çok eğitim almadı.

Como você teve esta ideia?

O fikri nasıl aldın?

Seu esposo teve muitos inimigos?

Kocanın birçok düşmanı var mıydı?

Você não teve de sair.

Ayrılmak zorunda değildin.

Tom teve um bom professor.

Tom'un iyi bir öğretmeni vardı.

O Tom teve de renunciar.

Tom istifa etmek zorundaydı.

O Tom teve um derrame.

Tom beyin kanaması geçirdi.

Tom sempre teve esse problema.

Tom her zaman o sorunu yaşadı.

Você teve um bom dia?

İyi bir gün geçirdin mİ?

Você teve um aniversário bom?

İyi bir doğum günü geçirdin mi?

Tom teve um colapso nervoso.

Tom sinir krizi geçirdi.

Tom teve de ir sozinho.

Tom kendi başına gitmek zorundaydı.

Você teve um bom verão?

Güzel bir yaz geçirdin mi?

Teve um terremoto essa manhã.

Bu sabah bir deprem oldu.

Minha tia teve três filhos.

Teyzemin üç çocuğu vardı.

Ela teve coragem de falar.

Onu söyleyecek cesareti vardı.

Tom teve a audição examinada.

Tom işitmesini test ettirdi.

Cinderela teve duas irmãs más.

Cinderella'nın iki aşağılık üvey kız kardeşi vardı.

Minha filha teve uma concussão.

Kızım beyin sarsıntısı geçirdi.

Tom teve uma semana ruim.

Tom, kötü bir hafta geçirdi.

Tom teve uma semana árdua.

Tom zor bir hafta geçirdi.

Tom teve um dia ruim.

Tom kötü bir gün geçirdi.

Tom teve que parar aquilo.

Tom onu durdurmak zorundaydı.

Tom teve uma manhã agitada.

Tom telaşlı bir sabah geçirdi.

Ela teve uma infância feliz.

Onun mutlu bir çocukluğu vardı.

- Tom teve que limpar seu quarto.
- O Tom teve que limpar seu quarto.

Tom odasını temizlemek zorunda kaldı.

- Ela teve que desistir de seu sonho.
- Ela teve de desistir de seu sonho.

- Hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- Hayalinden vazgeçmek zorundaydı.
- Hayalinden umudunu kesmek zorundaydı.

- O Tom não teve que dizer nada.
- O Tom não teve de dizer nada.

Tom bir şey söylemek zorunda değildi.

Tom teve um ataque de pânico.

Tom panik atak geçirdi.

Você já teve uma doença grave?

Hiç ciddi bir hastalık geçirdiniz mi?

Tom teve uma cãibra na perna.

Tom'un bacağında bir kramp var.

Ele teve que ficar na cama.

O yatakta kalmak zorunda kaldı.

Ele teve de salvar a princesa.

O, prensesi kurtarmak zorundaydı.

Tom nunca teve um bom emprego.

Tom asla iyi bir işe sahip olmadı.

Alguma nação já teve dois reis?

Hiç herhangi bir milletin iki tane kralı oldu mu?

Tom teve de carregar a bateria.

Tom pili şarj etmek zorundaydı.

Você teve alguma notícia dele recentemente?

Son zamanlarda ondan hiç haber aldın mı?

Tom teve de ir lá sozinho.

Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.

Tom teve que preencher muitos formulários.

Tom bir sürü form doldurmak zorundaydı.

- Houve uma explosão.
- Teve uma explosão.

Bir patlama vardı.

Tom teve medo de pedir ajuda.

Tom yardım istemekten korkuyordu.

Tom finalmente teve que se aposentar.

Tom nihayet emekli olmak zorundaydı.

Teve um bom fim de semana?

İyi bir hafta sonu geçirdin mi?

Ela nunca teve uma experiência ruim.

O hiç kötü bir deneyim yaşamadı.

Tom teve um problema com isso?

Tom'un onunla ilgili bir sorunu var mıydı?

Tom teve de voltar para Boston.

Tom Boston'a dönmek zorundaydı.

Tom se casou e teve filhos.

Tom evlendi ve çocukları oldu.

Tom teve que engolir o sapo.

Tom kurbağayı yutmak zorunda kaldı.

Tom teve de cancelar sua viagem.

Tom gezisini iptal etmek zorunda kaldı.

Tom teve de dormir no chão.

Tom yerde uyumak zorunda kaldı.

Dick teve um acidente de trânsito.

- Dick, bir trafik kazası geçirdi.
- Dick bir trafik kazasına karıştı.

Você já teve um ataque cardíaco?

Hiç kalp krizi geçirdin mi?

Ele teve que limpar o quarto.

O, odasını temizlemek zorunda kaldı.

Tom teve que atender o telefone.

Tom telefona cevap vermek zorunda kaldı.

Tom teve dificuldade em aprender francês.

Tom Fransızca öğrenmede zorlanıyor.

O Tom teve uma boa ideia.

Tom'un, iyi bir fikri vardı.

Tom não teve tempo de pensar.

Tom'un düşünmek için zamanı yoktu.