Translation of "Fantasma" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Fantasma" in a sentence and their turkish translations:

Tom viu um fantasma.

Tom bir hayalet gördü.

Você é um fantasma?

Sen bir hayalet misin?

Eu vi um fantasma.

Bir hayalet gördüm.

O fantasma desapareceu de repente.

Hayalet aniden kayboldu.

Ele trabalha como escritor fantasma.

- O, hayalet yazar olarak çalışıyor.
- O, başkası adına yazı yazıyor.

Acabei de ver um fantasma.

Ben az önce bir hayalet gördüm.

Eu não vi um fantasma.

Bir hayalet görmedim.

Você já viu um fantasma?

- Hiç hayalet gördün mü?
- Hiç hayalet gördünüz mü?

- Eu pensei que você era um fantasma.
- Pensei que você fosse um fantasma.

Senin bir hayalet olduğunu sandım.

Ele não crê no horrendo fantasma.

O, korkutucu hayaletlere inanmaz.

Um fantasma está olhando para mim.

Bir hayalet bana bakıyor.

Você parece ter visto um fantasma.

Hayalet görmüş gibi gözüküyorsun.

Aqui no espelho há um fantasma.

Aynada bir hayalet var.

Você não tem medo de fantasma, tem?

Hayaletlerden korkmuyorsun, değil mi?

O fantasma a visita em seus sonhos.

Hayalet onu rüyalarında ziyaret eder.

Há realmente um fantasma na minha casa.

Gerçekten evimde bir hayalet var.

Tem certeza de que era um fantasma?

- Hayalet olduğuna emin misin?
- Onun bir hayalet olduğuna emin misin?

Tom diz não ter medo de fantasma.

Tom hayaletlerden korkmadığını söylüyor.

Ela ficou surpresa de ver o fantasma.

O, hayalet görünce şaşırdı.

- Mary era a única que conseguia ver o fantasma.
- Mary foi a única que conseguiu ver o fantasma.

Mary hayalet görebilen tek kişiydi.

Ficou paralisada, como se tivesse visto um fantasma.

O, sanki bir hayalet görmüş gibi donakaldı.

Tom diz que viu um fantasma de verdade.

Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.

Devagar, solene e silenciosamente, o Fantasma se aproximou.

Hayalet yavaş yavaş, ciddi, sessizce yaklaştı.

Conte me uma história de fantasma, por favor.

Lütfen bana bir hayalet hikayesi anlat.

Você parecia como se tivesse visto um fantasma.

Hayalet görmüş gibi görünüyordun.

O fantasma começou a aparecer com mais frequência.

Hayalet daha sık görünmeye başladı.

O menino caiu de medo quando viu um fantasma.

Oğlan bir hayalet gördüğünde korkudan düştü.

O fantasma é um sinal exterior de um medo interior.

Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

John sentiu a presença de um fantasma na sala escura.

John, karanlık bir odada bir hayaletin varlığını hissetti.

- Sua filha não é a mesma desde que viu um fantasma.
- A filha dela não é a mesma desde que ela viu um fantasma.

Onun kızı bir hayalet gördüğünden beri aynı değil.

Quando John voltou, ele parecia pálido como se tivesse visto um fantasma.

John geri döndüğünde sanki bir hayalet görmüş gibi solgun görünüyordu.