Translation of "Antiga" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Antiga" in a sentence and their turkish translations:

Mulheres na Roma antiga

Eski Roma'da kadın kendi mallarını

Temos a floresta antiga.

Eski ve yaşlı orman.

Roma é uma cidade antiga.

Roma eski bir şehirdir.

Leipzig é uma cidade antiga.

Leipzig eski bir kenttir.

- Ele conhece bem sobre história antiga.
- Ele é bem versado em história antiga.

O, antik tarihi iyi bilir.

A química é uma ciência antiga.

Kimya eski bir bilimdir.

Há uma casa antiga nesta rua.

Bu caddede eski bir ev var.

Há uma igreja antiga nesta cidade.

Bu kasabada eski bir kilise var.

- Tom mora perto da antiga estação de trem.
- Tom mora perto da antiga estação ferroviária.

Tom eski tren istasyonuna yakın yaşamaktadır.

Porque era uma obra-prima muito antiga

çünkü çok eski bir şaheser yapıydı

O cabúqui é uma antiga arte japonesa.

Kabuki eski bir Japon sanatıdır.

Roma é famosa por sua arquitetura antiga.

Roma antik mimarisi ile ünlüdür.

Kyoto é a antiga capital do Japão.

Kyoto Japonya'nın eski başkentidir.

Quioto foi a antiga capital do Japão.

Kyoto, Japonya'nın eski başkentiydi.

Eu fiquei muito interessado em arte antiga.

Antik sanatla çok ilgilendim.

A Casa Real é uma instituição antiga.

Royal House eski bir kurumdur.

Tom deu uma moeda antiga a Mary.

Tom, Mary'ye eski bir sikke verdi.

A democracia foi originada na Grécia Antiga.

Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir.

Tom não encontrou nada na caixa antiga.

Tom eski kutuda bir şey bulmadı.

Eu dei minha bicicleta antiga para ele.

Ona benim eski bisikletimi verdim.

Eu me livrei da minha antiga bicicleta.

Eski bisikletimden kurtuldum.

À espera de sua mulher na Roma antiga

Eski Roma'da kadın bekarken babasına

Trier é a cidade mais antiga da Alemanha.

Trier, Almanya'nın en eski şehridir.

A matemática é tão antiga quanto o Homem.

Matematik insan kadar eskidir.

Eu falei com a antiga namorada de Tom.

Tom'un eski kız arkadaşıyla sohbet ettim.

É uma organização antiga que usa rituais secretos.

Bu, gizli dinsel törenleri kullanan eski bir örgüt.

Há uma antiga estrada escondida nos bosques a sul

Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.

Mantendo a característica da sala de oração mais antiga

en uzun süre ayakta kalan ibadethane özelliğini korumakla beraber

O olho do mal é uma crença muito antiga

Nazar çok eski bir inançtır

É uma versão antiga mas isso não deve importar.

Bu eski bir sürüm ama önemli olmamalı.

Qual é a sua lembrança mais antiga da infância?

Çocukluğundan kalan en eski anın ne?

A gente antiga gostava de contar histórias de valentia.

Eski insanlar kahramanlık hikayelerini anlatmaktan hoşlanmışlar.

Isto faz claramente parte da antiga rota de cadeia fria.

Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.

Na verdade, esse também é o caso na Roma antiga.

Eski Roma'da da böyledir aslında

Na Roma antiga, a mulher não estava fechada em casa

Eski Roma'da kadın eve kapatılmazdı

Tom tocou uma antiga música irlandesa na sua trompa francesa.

Tom yeni Fransız kornasında eski bir İrlanda şarkısını çaldı.

Vamos ver se é entre a Roma Antiga e nossos ancestrais.

Bir bakalım mı Eski Roma'yla bizim atalarımızın arasındaki

No caso de separação na Roma antiga, ele poderia recuperar a propriedade

Eski Roma'da ayrılık durumunda ise malı geri alabiliyordu

- Há uma velha igreja nesta cidade.
- Há uma igreja antiga nesta cidade.

Bu kasabada eski bir kilise var.

A casa que está sendo construída agora é maior do que antiga.

Şu anda inşa edilmekte olan ev bir öncekinden daha büyük.

A antiga choupana não dispunha de muitos dos utensílios modernos, ali havendo até um fogão a lenha.

Eski kabin pek çok modern cihazdan yoksundu, hatta bir odun sobası bile vardı.

- A rosa antiga está no nome, e nada nos resta além dos nomes.
- Daquela rosa nos ficou somente o nome. Que afinal temos nós? Nomes apenas.

- Gülden geriye kalan adıdır sadece.
- Mazideki gülden arda kalan adıdır sadece.