Examples of using "Floresta" in a sentence and their turkish translations:
Biz ormandayız.
Bu ormanda ağaçlar var.
...mükemmel görünüyordu.
Ben ormanda kayboldum.
Amazon ormanı dünyanın en büyük tropikal ormanıdır.
- Onlar ormanda kayboldular.
- Onlar ormanda kayboldu.
Bu ormanda birçok ağaç var.
Eski ve yaşlı orman.
- O kritik safhayı atlattı.
- O hayati tehlikeyi atlattı.
Ormana girdiler.
Ormanda domuzlar vardı.
Altımızda bir orman görebiliyorum.
Biz ormanda değiliz.
Mary ormanda yalnız.
O, ormanda tek başına yaşar.
Bu ormanda hiç kuş yok.
O, Amazon ormanını araştırdı.
Ormanda kayboldum.
- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.
Ormandaki hayvanların soyu tükendi.
Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.
Bu ormanda hiç porsuk yok.
Ormanın içinde bir patika var.
Tom ormanda kayboldu.
O ormanda bir yerde saklı.
Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.
Alaska ormanlarında mahsur kalır.
Ormanda yaşayan bir fil ailesi.
Neredeyse ormanın zihni gibi.
Kuşlar ormanda şakıyorlardı.
Ormanda bir tavşan gördüm.
Kayıp çocuk için ormanı aradık.
Adam ormanda yolunu kaybetti.
Çocuk ormanda yolunu kaybetti.
Orman ağaçlarla dolu.
Mary ay ışığında ormanda dans etti.
Ormanın perili olduğu söyleniyor.
Ormanda ortalık tekrar sessiz oldu.
Yağmur ormanlarını korumalıyız.
Tom ormanda saklanıyordu.
- Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.
- Bu orman değişik türlerle doludur.
Tom orman seslerini dinledi.
Çocuklar ormanda kayboldu.
Tom orada ormanın içinde tek başına.
çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.
Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.
Ormanda kurtlar varsa silahlanın!
Mantarlar ormanın geri dönüşümcüleridir.
Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.
Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.
Yabani tavşanlar ormanda görülebilirler.
Onlar çocuklarını ormanda terk etti.
Ormanda pek geyik görmedik.
Yaşlı kadın ormanda odun topluyordu.
Kız mantar aramak için ormana gitti.
Tom cangılda kendini evde hissediyor.
Sami'nin köpeği ormanda kayboldu.
Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.
Ağaç kuşlarla dolu.
Ormanda birçok böcek tarafından ısırıldım.
Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.
Orman gözlü orman kulaklı.
Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.
Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.
Amazon ormanındaki birçok hayvan ve ağaç Tupi adına sahiptir.
burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?
Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.
Geçici orman havuzları suyu çok seven kurbağaları çeker.
Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için
bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.
Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.
Bütün gün ormanda saklandım.
Orman yolu tamamen karla kaplandı.
Asya orman kırkayağı, korkutucu bir üne ve yüzyıllar boyu
Sanki arkamda buzdolabı sürüklüyorum gibiydi.
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.
Yağmur ormanı memelilerinin üçte ikisi gececidir.
Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.
Tom'un tam evinin arkasındaki ormanda saklandım.
Ormanda beni bir sürü böcek ısırdı.
Mary, Elven ormanındaki Cüce okulunda ders verir.
eşyaları kullanmayı amaçlayan bu orangutan gibi meraklılar.
Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken
Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.
Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.
Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.