Translation of "Floresta" in Turkish

0.089 sec.

Examples of using "Floresta" in a sentence and their turkish translations:

- Nós estamos na floresta.
- Estamos na floresta.

Biz ormandayız.

- Há árvores nesta floresta.
- Tem árvores nesta floresta.

Bu ormanda ağaçlar var.

... perfeito na floresta.

...mükemmel görünüyordu.

- Eu me perdi na floresta.
- Me perdi na floresta.

Ben ormanda kayboldum.

A floresta amazônica é a maior floresta tropical da Terra.

Amazon ormanı dünyanın en büyük tropikal ormanıdır.

- Eles se perderam na floresta.
- Elas se perderam na floresta.

- Onlar ormanda kayboldular.
- Onlar ormanda kayboldu.

- Há muitas árvores nesta floresta.
- Tem muitas árvores nesta floresta.

Bu ormanda birçok ağaç var.

Temos a floresta antiga.

Eski ve yaşlı orman.

Ele saiu da floresta.

- O kritik safhayı atlattı.
- O hayati tehlikeyi atlattı.

Eles entraram na floresta.

Ormana girdiler.

Havia porcos na floresta.

Ormanda domuzlar vardı.

Vejo uma floresta mais abaixo.

Altımızda bir orman görebiliyorum.

Nós não estamos na floresta.

Biz ormanda değiliz.

Maria está sozinha na floresta.

Mary ormanda yalnız.

Ele mora sozinho na floresta.

O, ormanda tek başına yaşar.

Não há pássaros nesta floresta.

Bu ormanda hiç kuş yok.

Ele explorou a floresta amazônica.

O, Amazon ormanını araştırdı.

Eu me perdi na floresta.

Ormanda kayboldum.

Animais selvagens vivem na floresta.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Os animais da floresta morreram.

Ormandaki hayvanların soyu tükendi.

Tom andou silenciosamente pela floresta.

Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.

Não existem texugos na floresta.

Bu ormanda hiç porsuk yok.

Há uma trilha na floresta.

Ormanın içinde bir patika var.

Tom se perdeu na floresta.

Tom ormanda kayboldu.

- Está escondido em algum lugar na floresta.
- Está escondida em algum lugar na floresta.

O ormanda bir yerde saklı.

Vamos avançar para dentro da floresta.

Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.

Está presa nesta floresta do Alasca.

Alaska ormanlarında mahsur kalır.

Uma família de elefantes da floresta.

Ormanda yaşayan bir fil ailesi.

É como a floresta da mente.

Neredeyse ormanın zihni gibi.

Os pássaros estavam cantando na floresta.

Kuşlar ormanda şakıyorlardı.

Eu vi um coelho na floresta.

Ormanda bir tavşan gördüm.

Procuramos na floresta pelas crianças desaparecidas.

Kayıp çocuk için ormanı aradık.

O homen se perdeu na floresta.

Adam ormanda yolunu kaybetti.

O menino se perdeu na floresta.

Çocuk ormanda yolunu kaybetti.

A floresta é cheia de árvores.

Orman ağaçlarla dolu.

Maria dançava na floresta ao luar.

Mary ay ışığında ormanda dans etti.

Dizem que a floresta é assombrada.

Ormanın perili olduğu söyleniyor.

A floresta ficou novamente em silêncio.

Ormanda ortalık tekrar sessiz oldu.

Temos de proteger a floresta tropical.

Yağmur ormanlarını korumalıyız.

Tom estava escondendo-se na floresta.

Tom ormanda saklanıyordu.

Esta floresta é rica em diversidade.

- Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.
- Bu orman değişik türlerle doludur.

Tom escutou os sons da floresta.

Tom orman seslerini dinledi.

As crianças se perderam na floresta.

Çocuklar ormanda kayboldu.

Tom está lá na floresta sozinho.

Tom orada ormanın içinde tek başına.

Protegida por um grande pedaço de floresta de algas. Porque a própria floresta atenua a ondulação.

çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.

- Você pode ver alguns coelhos selvagens na floresta.
- Pode-se ver alguns coelhos selvagens na floresta.

Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.

Se há lobos na floresta, arme-se!

Ormanda kurtlar varsa silahlanın!

Os fungos são os recicladores da floresta.

Mantarlar ormanın geri dönüşümcüleridir.

Ele vê algo de novo na floresta.

Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.

E levou-o para a floresta enevoada.

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

Coelhos selvagens podem ser vistos na floresta.

Yabani tavşanlar ormanda görülebilirler.

Eles abandonaram os seus filhos na floresta.

Onlar çocuklarını ormanda terk etti.

Nós não vimos muitos cervos na floresta.

Ormanda pek geyik görmedik.

A anciã estava apanhando lenha na floresta.

Yaşlı kadın ormanda odun topluyordu.

A menina foi pra floresta procurar cogumelos.

Kız mantar aramak için ormana gitti.

Tom se sente em casa na floresta.

Tom cangılda kendini evde hissediyor.

O cachorro de Sami desapareceu na floresta.

Sami'nin köpeği ormanda kayboldu.

Veja, temos uma floresta de cladium à frente.

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

A floresta está agitada por causa dos pássaros.

Ağaç kuşlarla dolu.

Eu fui picado por muitos insetos na floresta.

Ormanda birçok böcek tarafından ısırıldım.

A floresta amazônica está queimando a velocidades recordes.

Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.

O campo tem olhos, a floresta tem ouvidos.

Orman gözlü orman kulaklı.

O bolo Floresta Negra é um afrodisíaco natural.

Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.

O bolo floresta negra é um afrodisíaco natural.

Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.

- Muitos animais e árvores da floresta amazônica têm nomes tupis.
- Muitos animais e árvores da floresta Amazónica têm nomes Tupi.

Amazon ormanındaki birçok hayvan ve ağaç Tupi adına sahiptir.

Ou ficamos aqui e tentamos descer,  chegando à floresta?

burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?

À noite, têm os frutos da floresta para si.

Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.

Charcos temporários na floresta atraem rãs que adoram água.

Geçici orman havuzları suyu çok seven kurbağaları çeker.

A floresta mais profunda é super perigosa à noite,

Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için

Que estaríamos a interferir com o processo da floresta.

bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.

Quero visitar a floresta Amazônica só para ver ameríndios.

Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.

Eu me escondi na floresta durante todo o dia.

Bütün gün ormanda saklandım.

O caminho da floresta estava completamente coberto de neve.

Orman yolu tamamen karla kaplandı.

O centípede de floresta asiático é uma criatura de pesadelos

Asya orman kırkayağı, korkutucu bir üne ve yüzyıllar boyu

Era como arrastar um frigorífico atrás de mim pela floresta.

Sanki arkamda buzdolabı sürüklüyorum gibiydi.

Podemos tirar a carne podre, fazer uma armadilha na floresta

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

Normalmente, pescar é melhor que caçar animais grandes na floresta.

Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.

Dois terços de todos os mamíferos da floresta são noturnos.

Yağmur ormanı memelilerinin üçte ikisi gececidir.

Fazem vocalizações numa frequência distinta dos restantes sons da floresta.

Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.

Eu me escondi na floresta atrás da casa do Tom.

Tom'un tam evinin arkasındaki ormanda saklandım.

Eu ganhei um monte de picadas de insetos na floresta

Ormanda beni bir sürü böcek ısırdı.

A Mary dá aulas na escola Dwarf na floresta Elven.

Mary, Elven ormanındaki Cüce okulunda ders verir.

Determinado a inventariar o conteúdo da mochila deste visitante da floresta.

eşyaları kullanmayı amaçlayan bu orangutan gibi meraklılar.

Segundo o xamanismo, os antigos turcos entraram em uma floresta estrangeira

Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken

Mas, depois de algum tempo, vemos os diferentes tipos de floresta.

Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.

Uma fagulha seria bastante para que se queimasse toda uma floresta.

Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.

A luz do luar dificilmente atravessa o emaranhado de ramos da floresta.

Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.

Se você for na floresta, cuidado com os ogros que comem crianças!

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

Com erva viçosa que não cresce onde o dossel da floresta é denso...

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Ele estava fora da toca, a mexer-se perto da orla da floresta.

Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.