Translation of "Zabrać" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Zabrać" in a sentence and their turkish translations:

Proszę to zabrać.

Onu götürün, lütfen.

Możesz nas tam zabrać?

Bizi oraya götürebilir misin?

Zechce zabrać nowe gogle noktowizyjne?

en son çıkmış gece görüş gözlüklerini mi almak istiyor?

Muszę zabrać syna do lekarza.

Oğlumu doktora götürmek zorundayım.

Może padać. Powinniśmy zabrać parasolkę.

Yağmur yağabilir. Bir şemsiye almalıyız.

Chcę cię zabrać na obiad.

Seni akşam yemeğine götürmek istiyorum.

Musimy zabrać cię do szpitala.

Seni bir hastaneye götürmeliyiz.

Powinienem pozwolić Tomowi to zabrać.

Tom'un onu götürmesine izin vermeliydim.

Aż helikopter przyleci, aby mnie zabrać.

gün ve gece boyunca hayatta kalmak.

Musimy się do tego lepiej zabrać.

Daha iyisini yapmalıyız.

Autobus zatrzymał się, aby zabrać pasażerów.

Otobüs yolcuları almak için durdu.

Mógłbyś mnie zabrać do Grand Hotelu?

Beni Grand Hotel'e götürebilir misin?

Tom chciał zabrać pamiątkę do domu.

Tom eve bir hediyelik eşya getirmek istedi.

Czy mogę zabrać go do domu?

Bunu eve götürebilir miyim?

Może powinniśmy zabrać cię do szpitala.

Belki seni hastaneye götürmemiz gerekiyor.

Musisz zabrać swój paszport do banku.

Pasaportunu bankaya götürmelisin.

Nie możecie tego zabrać ze sobą.

Onu götüremezsin.

Nie możesz im pozwolić zabrać mi dzieci.

Çocuklarımı benden almalarına izin veremezsin.

Chcemy po prostu zabrać Toma do domu.

Biz sadece Tom'u eve götürmek istiyoruz.

Możesz mnie zabrać z powrotem do domu?

Lütfen beni eve geri götürür müsün?

Widzę Beara, ale chyba nie da się go zabrać.

Bear'ı gördüm, ama ona ulaşabileceğimi sanmıyorum.

To mogło zabrać więcej czasu gdyby Tom nam nie pomógł.

Tom bize yardım etmeseydi daha uzun sürebilirdi.

Tom i Mary mieli zabrać dziś rano psa do weterynarza.

Tom ve Mary'nin bu sabah köpeklerini veterinere götürmeleri gerekiyordu.

Pogoda jest taka, jakby za chwilę miało lunąć jak z cebra. Lepiej zabrać ze sobą parasol.

- Her an aşırı yağmur başlayacak gibi görünüyor. Şemsiye alsan iyi olur.
- Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.