Examples of using "Przypływ" in a sentence and their turkish translations:
Yüksek gelgite kadar bekleyelim.
Tamam, gelgit gerçekten hızlı bir şekilde gelmeye başladı.
Dolunayla birlikte... ...gelgit suları en yükseğe çıkar.
Ah, gelgitler arttıkça çamur daha da derinleşiyor.
Fakat yüksek gelgit, kıyıya daha büyük tehlikeler çekmiş durumda.
Sular yükselene kadar... ...onu zorlu bir gece bekliyor.