Examples of using "Nim" in a sentence and their turkish translations:
Onun yanına oturdu.
Ben onunlayım.
Onu takip ettim.
O onu sevmiyordu.
Onu unut.
Onunla dans ediyordu.
Onunla konuşuyordum.
O beni hayal kırıklığına uğrattı.
O, onun yanında diz çöktü.
Onunla tartışmayın.
...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.
Onlar onu bir otorite olarak gördüler.
Ona güvenebilirsiniz.
Bana ondan bahset.
Onunla konuşabilirsin.
Onunla aynı fikirdeyim.
- Ben onun hakkında bir rüya gördüm.
- Onun hakkında bir hayalim vardı.
Onunla konuşmak istiyorum.
Ondan bir randevu al.
- Onunla konuşmalıyız.
- Onunla konuşmamız gerekiyor.
Onunla irtibat kurun.
Onunla konuşacağım.
Onunla birlikte yaşar.
Onunla birlikte gitti.
Onunla konuştun mu?
Yarın onunla konuşmayı unutma.
Baksanıza. Biraz dikkatli olmalıyız.
Paraşüt ipine ufak düğümler attım.
ne olduğuna bakacağız.
Onunla arkadaş olmaya çalıştı.
Onunla çalışmaya dayanamam.
Onunla birlikte okula giderdim.
Onunla gidebilir miyim?
Onunla birlikte okula giderim.
Onunla pulları değiştirdim.
Onunla telefonda konuştum.
Onunla konuşmak zor.
Onunla hiç iş yapmadım.
Ben onu golfte yendim.
Onunla çok ortak yönüm var.
Onunla birlikte kiliseye gittim.
Onunla karşılaştığımı hayal meyal hatırlıyorum.
- Onu izle.
- Onu takip et.
- Onu izleyin.
Onunla işler yolunda.
Onunla tanıştın mı?
Bir sivrisinek sürüsü onu takip etti.
Onunla birlikte orada olmalıyız.
- Onula tekrar konuşmalıyız
- Onunla tekrar konuşmamız gerekiyor.
Teniste ona yenildi.
O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.
Onunla oturdun ve konuştun mu?
Ben onunla birlikte balık tutmaya gidiyorum.
ve Dreyfus'un bıraktığı yerden casusluk çalışmalarını devam ettiriyor.
Sizinle paylaşacağım.
Onunla görülmek istemiyorum.
O gelmeden uzun süre önce değildi.
Ondan bir randevu al.
Onunla iyi ilişkiler içindeyim.
Ben onunla geçinemiyorum.
Onun hakkında ne diyebilirim?
Onun hakkında gerçekten ne düşünüyorsun?
Onun köpeği onu her yerde takip eder.
"Onu görmek zorundayım." "Neden?"
Herkesin önünde onun hakkında kötü konuşma!
Onunla Paris'te tanıştığımızı hatırlıyorum.
Onunla bir tenis maçım vardı.
O, onunla yüz yüze geldi ve bir özür talep etti.
O onun hakkında düşündüğü için saatlerce gözüne uyku girmedi.
O, Boston'da onunla birlikte arkadaşlar edindi.
O, ona zaten âşık olmuştu.
O, onunla birlikte yelkenli turuna gitmeye can atıyordu.
Hayır, henüz onunla konuşmadım.
Kimse ona boyun eğmedi.
- Onunla sinemaya gitmeye çekindim.
- Onunla birlikte sinemaya gitmek için tereddüt ettim.
Pazar günü onunla tenis oynardım.
O deliğe girmeden önce yakalamaya çalışalım.
Sular yükselene kadar... ...onu zorlu bir gece bekliyor.
Tekenin, oksijen tamamen bitmeden yemek bulması gerek.
Onunla. Yarın burada olmayacağım.
Üstünde yüzüp orada varlığını hissediyorum.
Niçin Mary onunla pikniğe gidiyor?
Sonunda telefonla onunla temasa geçtim.
Onunla iyi geçinmek zordur.
Onunla pazarları tenis oynardım.
Bunun onunla ilgisi yok.
Ona güvenilebilir.
Yerinde olsam, onunla yaşamam.
Tom onunla ölmemizi istiyor.
Ben hala her zaman onun hakkında düşünürüm.
Onunla ne yapacağım? Onu işe mi alayım?
Tom Mary'ye onunla gelip gelmeyeceğini sordu.
Tom ayağa kalktı ve sonra diğer herkes de ayağa kalktı.
Onu pazartesi günü görmeyi planlıyorum.