Translation of "Ale" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Ale" in a sentence and their turkish translations:

Ale fajnie!

Bu harika.

Ale stromo!

Baksanıza, burası çok dik.

Ale ja,

Ama ben,

Ale zabawa!

Ne eğlenceli!

Ale dlaczego?

Ama neden?

Ale wiecie co?

Fakat biliyor musunuz?

To wykonalne, ale...

bu yapılabilir ama...

Ale spróbuję, chodźmy.

Ama ben buna varım, hadi.

Ale udało się.

Bunu atlattık.

Ale o patrzenie

Bakmakla ilgili

Ale ta różnorodność

Fakat yaşamdaki muazzam çeşitliliğe rağmen...

Ale to ryzykowne.

Ama bu iş riskli.

Ale temperatura spada.

Fakat hava soğumaktadır.

Ale także konkurencję.

Ama rakipleri de var.

Ale nie wszyscy.

Ama hepsi değil.

Ale wysokoczuła kamera...

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Ale nie dzisiaj.

Ama bu gece değil.

Ale pytony też.

Ama pitonlar da öyledir.

Ale decyzja podjęta.

Ama artık başladık.

Ale najpierw zejdźmy.

Ama önce aşağı inelim. Pekâlâ.

ale pragnę również

ve küresel pazarda

Ale wspaniała noc!

- Ne harika bir gece!
- Ne kadar da harika bir gece!

Ale wielka ciężarówka!

Ne büyük bir kamyon!

Ale wielkie ciasto.

Ne büyük bir pasta!

Ale sobie podjadłem!

Güzel bir yemek yedim.

Ale przyciąga uwagę.

Yine de insanların dikkatini çekiyor.

Ojej, ale szkoda.

Aman Tanrım. Ne kadar da ayıp.

- Szukałem, ale go nie znalazłem.
- Szukałam, ale go nie znalazłam.
- Szukałem, ale jej nie znalazłem.
- Szukałam, ale jej nie znalazłam.
- Szukałem, ale tego nie znalazłem.
- Szukałam, ale tego nie znalazłam.

Aradım ama onu bulmadım.

- Co za absurd!
- Ale absurd!
- Ależ absurdalne!
- Ale niedorzeczne!

Ne kadar saçma!

- Jest młody, ale bardzo mądry.
- Jest młoda, ale bardzo mądra.

O genç ama çok akıllıdır.

- Szukałem, ale go nie znalazłem.
- Szukałam, ale go nie znalazłam.

Aradım ama onu bulmadım.

Ale ich nie kupuj.

ama satın al tuşuna tıklamayın.

Ale prawie od razu

Ama neredeyse hemen,

Ale jeśli spokojnie przemyślimy,

Ama eğer zaman ayırıp akılcı cevap

Ale nie mamy maczety.

Ama pala olmadan.

ale przynajmniej to pomaga.

Ama en azından işe yarıyor.

Ale... To nie kłamie.

Ama... Bu yalan söylemez.

Ale spójrzcie na to!

Ama aslında baksanıza!

Ale... to nie kłamie.

Bu yalan söylemez.

Ale przynajmniej tam jest.

Ama en azından orada olduğunu biliyorum.

Ale wy tu rządzicie.

Ama yetki sizde.

Boże, ale mnie wciąga!

Tanrım, beni içine çekiyor.

Ale się nie poddawaj!

Ama asla pes etmeyin.

Ale obserwujemy coś innego.

Fakat gördüğümüz şey bu değil.

ale brakowało samego działania.

fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.

Ale to już wiecie.

Fakat siz bunu zaten biliyorsunuz.

ale nie stosuje antykoncepcji.

fakat kontrasepsiyon kullanmıyor.

Ale zastanówcie się dobrze.

Bir kez daha düşünün.

ale w umyśle odbiorcy,

Asıl sihir okuyucunun zihninde gerçekleşiyor.

Ale tam ludzie pytali:

Ama orada insanlar bana,

Ale o 11:00

Ama 11'de,

Ale jeszcze coś zwiększa

Ama mimariyi daha da

Ale nigdy nie kłamał.

Ancak hiç yalan söylemezdi.

Ale stanowi też zagrożenie.

Ama tehlike de doğurur.

Ale klan 30 osobników...

Ama 30 sırtlanlık bir klan...

Ale stado wyczuwa zagrożenie.

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

Ale dzięki nowej technologii...

Ama artık yeni teknolojiler kullanarak...

Ale zaawansowane wysokoczułe kamery...

Ama düşük ışıkta görmeye ayarlı kameralar...

Ale są też giganci.

Ama aralarında devler de vardır.

Ale ma duży problem.

Ama büyük bir sorunu var.

Ale łatwo się rozkojarza.

Ama dikkati hemen dağılıyor.

Ale noc... wszystko zmienia.

Ama geceler... ...ayrı bir hikâye.

ale nie wiedzą gdzie.

Ama tam nerede olduklarını göremiyorlar.

Ale wezwania pomocy słoni...

Fakat fillerin imdat çağrıları...

Ale dotyk już tak.

Ama dokunarak yakalayabilir.

ale na cudzych pieniądzach.

parasıyla.

ale potrzebujemy również wody. 

Ama suya da ihtiyacımız olacak.

Ale nie ten facet.

Ama bu adam için öyle diyemeyiz.

ale potrzebujemy również wody.

Ama suya da ihtiyacımız olacak.

Ale to będzie niebezpieczne.

Ama bu tehlikeli olacak.

ale w bezpieczny sposób.

güvenle öldürebilir.

Ale pracowała bardzo ciężko.

Ama çok çalıştı.

ale wiecie jak jest.

ama gerçekliği biliyorsunuz...

Ale wydarzyło się coś,

Ancak bir şey oldu,

Tęsknię za nią. Ale…

Onu tabii ki özlüyorum. Ama...

ale najważniejsza jest delikatność.

Ama en önemlisi, nezaket.

Jest biedna, ale szczęśliwa.

- O fakir ama mutlu.
- O, yoksul ama mutlu.

Ale z ciebie idiota!

Ne kadar da aptalsın!

Ale ja nie chcę.

Fakat ben istemiyorum.

Jesteśmy biedni, ale szczęśliwi.

Biz fakiriz ama mutluyuz.

Ale on potrzebował pracy.

Ama onun bir işe ihtiyacı vardı.

Ale wszechświat jest nieskończony.

Fakat evren sonsuzdur.

Ale ty jesteś leniwy!

Çok tembelsin!

Ale masz długie włosy!

Ne uzun saçın var!

Ale to nie wszystko.

Yalnızca bu da değil.

ale przez mój wysiłek

ama çabalarım sayesinde

Planowałem iść, ale zapomniałem.

Gitmeye niyet ettim fakat unuttum.

Koń stary, ale zdrowy.

At yaşlı ama sağlıklı.

Ale z ciebie mięczak.

Sen bir pısırıksın.

- Ale nigdy mi tego nie mówiłeś.
- Ale nigdy mi tego nie powiedziałeś.
- Ale nigdy mi tego nie powiedziałaś.

Sen onu bana asla söylemedin.

Ale możemy przestać się ograniczać.

ama bu kutunun dışında düşünebiliriz.

No dobra, ale co teraz?

Tamam, peki ya şu an?

Ale zanim można je zastosować,

ancak bu yeni yöntemleri uygulamadan önce

To ciężka, ale piękna praca

Çalışmak, sıkı çalışmak,

Ale co to za więź?

Ama bu bağlantı ne?

ale na nie silnie reaguje.

ama hislere çok fazla tepki veriyor.

ale w Waszyngtonie wniosek upadł.

ancak Washington'da, bu öneri basitçe gücünü kaybetti.

LB: Ale Arifeen je miała.

LB: Yine de Arifeen'in hikayeleri vardı.

Ale choć zaczynamy od uczciwości,

Ama adil başlarken