Examples of using "Wider" in a sentence and their turkish translations:
- İşi rızası olmadan yaptı.
- İşi zorlamayla yaptı.
Oda onun sesiyle yankılanıyor.
Dağlar gölde yansıyor.
Su ışığı yansıtır.
Ne İsa'yı nede o dönemi çokda fazla yansıtmamakta
Garip bir şekilde, hayatlarımız birbirini yansıtıyordu.
Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
Beklentilere rağmen askerlik tarzının Portekiz'in Prens Regent'ini kazandığı
- O benim dinime karşı.
- O benim inancıma karşı.
Tom ve Mary asgari ücretin artırılmasının artılarını ve eksilerini tartışıyorlardı.
Dinlediğiniz müzik iç dünyanızı yansıtıyor.
Mavi gök, denize yansıyor.
Ay ışığı göle yansımıştı.
Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.
Dil tarihi, gelenekleri ve onu konuşan insanların ruhunu yansıtır.