Translation of "Umhin" in Turkish

Ich konnte nicht umhin zu erröten.

Kızarmaktan kendimi alamadım.

Die Prinzessin konnte nicht umhin, seiner zu lachen.

Prenses ona gülmekten kendini alamadı.

Wir konnten nicht umhin, Mitleid mit ihr zu empfinden.

Onun için üzülmemek elimizde değildi.

Wir konnten nicht umhin, über seine Geschichte zu lachen.

Onun hikayesine gülmemek elimde değildi.

- Ich musste lachen.
- Ich konnte nicht umhin zu lachen.

Kendimi gülmekten alamadım.

Ich kann nicht umhin, an die Zukunft zu denken.

Geleceği düşünmeden edemiyorum.

- Ich kann trotz seiner vielen Fehler nicht umhin, ihn zu mögen.
- Trotz seiner vielen Fehler kann ich nicht umhin, ihn zu mögen.

- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
- Birçok hatalarına rağmen onu sevmekten kendimi alamıyorum.

Ich kann nicht umhin, mich zum Teil verantwortlich zu fühlen.

İster istemez bir parça sorumlu hissediyorum kendimi.

Ich kann nicht umhin, mich zu fragen, wo Tom ist.

- Tom'un nerede olduğunu merak etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- Acaba Tom nerelerde, merakıma engel olamıyorum.
- İster istemez Tom'un nerede olduğunu merak ediyorum.

Ich kann nicht umhin, mir Sorgen um Tom zu machen.

- Tom hakkında endişelenmeden geçemeyeceğim.
- Tom hakkında endişelenmeden edemeyeceğim.

- Ich konnte nicht umhin zu lächeln.
- Ich musste lächeln.
- Ich musste schmunzeln.

- Gülmemek elimde değildi.
- Gülümsemeden edemedim.

Ich kann nicht umhin, mich zu fragen, ob Tom morgen zur Schule kommen wirst.

- Tom'un yarın okula gelip gelmeyeceğini merak etmeden duramıyorum.
- Acaba Tom yarın okulda olacak mı, merak etmeden duramıyorum.

- Tom konnte nicht umhin zu lachen.
- Tom konnte es sich nicht verkneifen zu lachen.

Tom gülmekten kendini alamadı.

- Tom musste einfach an Mary denken.
- Tom konnte nicht umhin, an Maria zu denken.

Tom Mary hakkında düşünmekten kendini alamadı.

- Tom kann nicht umhin, eifersüchtig zu sein.
- Tom kann nichts dagegen tun, eifersüchtig zu sein.

Tom kıskançlığına engel olamıyor.

Ich kann nicht umhin zu überlegen, was Tom sagen würde, wenn er mich hierbei sähe.

O bunu yaptığımı görürse Tom'un ne söyleyeceğini düşünmeden edemiyorum.