Translation of "Hofft" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Hofft" in a sentence and their turkish translations:

Tom hofft, Anwalt zu werden.

Tom bir avukat olmayı umuyor.

Man hofft, solange man lebt.

Biri yaşadığı sürece umar.

Sie hofft, eine Designerin zu werden.

O, bir tasarımcı olmayı umuyor.

Er hofft, dass etwas Interessantes passiert.

O ilginç bir şey olacağını umuyor.

Der Mensch hofft, solange er lebt.

Adam yaşadığı sürece umar.

Tom hofft, dass er gewinnen kann.

Tom kazanabileceğini umuyor.

- Tom hofft, die Ergebnisse Donnerstag zu kriegen.
- Tom hofft, bis Donnerstag die Resultate zu bekommen.

Tom Perşembeye kadar sonuçları almayı umuyor.

Tom hofft dich im Oktober zu sehen.

Tom seni ekimde görmeyi umuyor.

Tom hofft, dass es dir gefallen wird.

Tom ondan hoşlanacağını umuyor.

Tom hofft, dass es morgen nicht schneit.

Tom yarın kar yağmayacağını umuyor.

Tom hofft, dass Mary die Prüfung schafft.

Tom Mary'nin sınavı geçeceğini umuyor.

Tom hofft, per Anhalter nach Boston zu kommen.

Tom Boston'a kadar bir otomobile alınacağını umuyor.

Tom hofft, dass er nicht alles vermasselt hat.

Tom işi beceremediğini umuyor.

Tom hofft, dass er heute Abend Mary trifft.

Tom bu akşam Mary'yi karşılayacağını umuyor.

Tom hofft, dass es Mary rasch besser geht.

Tom Mary'nin yakında iyileşeceğini umuyor.

Tom hofft, dass Maria nicht im Gefängnis landet.

Tom Mary'nin sonuna kadar hapiste kalmamasını umuyor.

Er hofft, seine Gemälde in Japan ausstellen zu können.

Resimlerini Japonya'da sergilemeyi düşünüyor.

Er hofft zu gewinnen und das hoffe ich auch.

O kazanacağını umuyor ve ben de.

Tom hofft, dass er nicht von der Schule fliegt.

Tom başarısızlıktan dolayı okuldan atılmamayı umuyor.

Tom hofft, dass er vor seinem Tode Boston besuchen kann.

Tom, ölmeden önce Boston'u ziyaret edebileceğini umuyor.

Er hofft, sie zu verlocken, das zu tun, was er will.

İstediğini yaptırmak için onu baştan çıkaracağına inanıyor.

Tom hofft, eines Tages bei den Olympischen Spielen antreten zu können.

Tom bir gün olimpiyatlarda yarışmayı umut ediyor.

Man hofft, dass diese neue Politik auf breiter Front neue Arbeitsplätze schafft.

Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.

Tom hofft, dass Mary das Geschenk gefällt, das er ihr gekauft hat.

Tom Mary'nin onun için aldığı hediyeyi seveceğini umuyor.

Tom hofft inbrünstig, dass Maria nicht merkt, dass er eine ihrer teuren Teetassen zu Bruch gehen ließ.

Açıkçası Tom onun pahalı çay fincanlarından birini kırdığını Mary'nin fark etmemesini umut ediyor.

Der König hofft und glaubt, dass die Liebe die ihm sein Volk jetzt erweist, auf immer dauern wird.

Kral, insanlarının ona gösterdikleri aşkın sonsuza kadar süreceğini umut ediyor ve inanıyor.

- Was hoffst du hier zu finden?
- Was hofft ihr hier zu finden?
- Was hoffen Sie hier zu finden?

Burada ne bulmayı umuyorsunuz?

Der Pessimist klagt über den Wind, der Optimist hofft, dass der Wind sich dreht und der Realist hisst die Segel.

Karamsar rüzgardan dolayı şikayet eder, iyimser rüzgarın dönmesini ümit eder, gerçekçi ise yelkenlerini fora eder.