Translation of "Lebt" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Lebt" in a sentence and their turkish translations:

Es lebt!

O yaşıyor.

Tom lebt!

- Tom yaşıyor.
- Tom hayatta!
- Tom yaşıyor!
- Tom hayattadır.
- Tom sağ.

- Er lebt in England.
- Sie lebt in England.

O, İngiltere'de yaşıyor.

Niemand lebt ewig.

Hiç kimse sonsuza kadar yaşamaz.

Sie lebt allein.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Er lebt sparsam.

O tutumlu bir şekilde yaşıyor.

Er lebt noch.

- O hâlâ hayatta.
- O hâlâ yaşıyor.

Er lebt allein.

O yalnız yaşıyor.

Er lebt komfortabel.

O konfor içinde yaşamaktadır.

Der Goldfisch lebt.

Akvaryum balığı canlı.

Tom lebt alleine.

- Tom yalnız yaşamaktadır.
- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom kendi başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.

Es lebt noch.

Hâlâ hayatta.

Er lebt jwd.

O çok uzakta yaşıyor.

Lebt Tom noch?

Tom hâlâ hayatta mı?

Elvis Presley lebt!

Elvis Presley yaşıyor!

Tom lebt sparsam.

Tom tutumlu bir şekilde yaşar.

Lebt hier jemand?

Burada kimse yaşıyor mu?

Wer lebt hier?

Burada kim yaşıyor?

- Der alte Mann lebt alleine.
- Der alte Mann lebt allein.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

„Lebt er noch, oder ist er tot?“ – „Er lebt noch.“

"O ölü mü yoksa diri mi?" "O, hayatta."

- Er lebt wie ein König.
- Er lebt gleich einem König.

O bir kral gibi yaşar.

- Ihr Cousin lebt in Europa.
- Ihre Cousine lebt in Europa.

Kuzeni Avrupa'da yaşıyor.

- Seine Schwester lebt in Schottland.
- Ihre Schwester lebt in Schottland.

- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.

Sie lebt noch, schau.

Hatta hâlâ yaşıyor, bakın.

Lebt man im Untergrund,

Gerçekten de gizli kapaklı bir hayat sürerken

Und er lebt dort

Ve orada can veriyor

Jana lebt in London.

Yana Londra'da yaşıyor.

Er lebt im Luxus.

O lüks içinde yaşıyor.

Lebt dieser Fisch noch?

Bu balık hâlâ canlı mı?

Sie lebt in London.

O, Londra'da yaşıyor.

Meine Mutter lebt allein.

Anne tek başına yaşıyor.

Er lebt wahrscheinlich noch.

O muhtemelen hâlâ hayatta.

Er lebt in Marokko.

O, Fas'ta yaşıyor.

Hier lebt niemand mehr.

Artık burada hiç kimse yaşamıyor.

Man lebt nur einmal.

Bu hayata bir kez geliyoruz.

Lebt sein Vater noch?

Babası yaşıyor mu?

Lebt der Fisch noch?

Balık hala canlı mı?

Tom lebt noch, oder?

Tom hala hayatta, değil mi?

Er lebt in Osaka.

O, Osaka'da yaşıyor.

Er lebt dort alleine.

Orada yalnız yaşamaktadır.

Sie lebt im Ghetto.

- O yoksul kenar mahallede yaşıyor.
- O, gettoda yaşar.

Er lebt in England.

O, İngiltere'de yaşıyor.

Wo lebt deine Familie?

Ailen nerede yaşıyor?

Er lebt in Vielehe.

O çok eşlidir.

Meine Familie lebt hier.

Benim ailem de burada oturuyor.

Mein Bruder lebt dort.

Erkek kardeşim orada yaşıyor.

Sylvie lebt im Elsass.

Sylvia, Alsace'ta yaşıyor.

Aber er lebt noch?

Fakat o hâlâ hayatta.

Er lebt im Ghetto.

O, gettoda yaşıyor.

Meine Großmutter lebt allein.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

Libusza lebt in Posen.

Libusza Poznań'da yaşıyor.

Anja lebt in Danzig.

Ania, Gdańsk'ta yaşıyor.

Ich hoffe, Tom lebt.

- Umarım Tom yaşıyordur.
- İnşallah Tom sağdır.

Tom lebt im Ausland.

Tom yurt dışında yaşamaktadır.

- Man lebt nur einmal.
- Man lebt nur einmal in der Welt.

- Yalnızca bir kez yaşarsın.
- Sadece bir kez yaşarsın.

- Tom lebt in einer imaginären Welt.
- Tom lebt in einer Phantasiewelt.

Tom bir hayal dünyasında yaşıyor.

- Mr. Smith lebt jetzt in Kyōto.
- Herr Schmidt lebt jetzt in Kyōto.

Bay Smith şimdi Kyoto'da yaşıyor.

- Ihr Onkel lebt in der Schweiz.
- Sein Onkel lebt in der Schweiz.

Amcası İsviçre'de yaşıyor.

- Sie lebt nicht in meinem Stadtviertel.
- Sie lebt nicht in meinem Stadtteil.

O benim mahallemde yaşamıyor.

- Tom lebt jetzt in der Schweiz.
- Tom lebt gerade in der Schweiz.

Tom şimdi İsviçre'de yaşıyor.

Wer an der Küste lebt,

Eğer kıyı kesimlerinde yaşıyorsak

Sie lebt dort nicht mehr.

O, artık orada yaşamıyor.

Sie lebt auf dem Land.

O kırsalda yaşıyor.

Er lebt allein im Wald.

O, ormanda tek başına yaşar.

Er lebt in der Stadt.

O, şehirde yaşıyor.

Er lebt gerne in Tokyo.

O Tokyo'da yaşamayı seviyor.

Tom lebt jetzt in Boston.

Tom şimdi Boston'da yaşıyor.

Er lebt außerhalb der Universität.

O kampüs dışından yaşıyor.

Sie lebt gerade im Ausland.

O yurt dışında yaşıyor.

Sie lebt in armen Verhältnissen.

O kötü koşullarda yaşamaktadır.

Er lebt für seinen Computer.

O, bilgisayarı için yaşar.

Toms Familie lebt in Boston.

Tom'un ailesi Boston'da yaşıyor.

Ihre Schwester lebt in Schottland.

- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.

Lebt er noch in Luxemburg?

O hala Lüksemburg'da mı yaşıyor?

Ich möchte, dass Tom lebt.

Tom'un yaşamasını istiyorum.

Sie lebt in dieser Nachbarschaft.

Bu muhitte yaşıyor.

Wir hoffen, Tom lebt noch.

Tom'un hâlâ hayatta olduğunu umuyoruz.

Tom lebt gerne in Boston.

Tom Boston'da yaşamayı seviyor.

Tom lebt außerhalb der Universität.

Tom geçimini kampüsten sağlıyor.