Examples of using "Hängt" in a sentence and their turkish translations:
Parçalar birleşiyor mu?
- O sana kalmış.
- Sana bağlı.
Resim eğri asılmış.
Mary çamaşır asıyor.
Bu senin kararına bağlı.
O tamamen sana kalmış.
Her şey sizin kararınıza bağlı.
O, tamamen havaya bağlıdır.
Mary çamaşırı asıyor.
Her şey paraya bağlı.
Ona bağlı.
Cebinden bir kalem sarkıyor.
Kyoto turizm sektörüne bağımlıdır.
Her şey onun cevabına bağlı.
Duvarda bir harita var.
Duvarda bir saat var.
Duvarda bir resim var.
- Resim duvarda asılı duruyor.
- Resim duvarda asılıdır.
Şimdi onlara kalmış bir şey.
Gezimiz havaya bağlı.
Tom çamaşır asıyor.
Bu bana bağlı değil.
Takvim duvarda asılı duruyor.
Uçurtma ağaçta asılı kaldı.
Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.
Harita duvarda.
Büyükbabamın resmi duvardadır.
Mutluluğumuz koşulların keyfine kalmış olacaktır.
Ne kadar zamandır orada bilmiyorum.
Altındaki uzun halatın ucunda bir şey var.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
Başarılı olup olmayacağın çabalarına bağlıdır.
Resim şimdi duvardadır.
Tom duvara bir resim asıyor.
Terfi etmem onun kararına bağlı.
Fiyat boyuta bağlıdır.
Satrançta şansa güvenilmez.
Ödül başarılarına bağlı.
Sanırım havaya bağlı.
Yanıtı onun ruh haline bağlıdır.
Başarı çoğunlukla çabaya bağlıdır.
Duvarda bir Picasso vardır.
İkinci ayna kapının yanına asıldı.
Tamamen size kalmış.
Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.
Hayatı pamuk ipliğine asılı.
Bilmiyorum. Bu fiyata bağlı.
Bütün bu yaygaradan bıktım.
Bu, ilgilenip ilgilenmediğinize bağlıdır.
Emisyonun azaltılması yükselmeyle bağlantılı.
Çitanın gece başarısı Ay'a bağlıdır.
işle alakalı diyelim!
Ama bu dediğiniz şeylerle maalesef alakası
Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.
Ülke ekonomisi tarıma dayalıdır.
Bu bize kalmış.
Oyunun sonucu onun performansına bağlı.
Ailemin bir çerçeveli fotoğrafı masamın üstünde asılı.
Duvarda Tom'un bir resmi var.
Büromun tavanında bir yarasa var!
Bu sana bağlı.
Sorun şu ki ne kadar zamandır burada olduğunu
Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.
Fiyat maliyetlere ve talebe bağlıdır.
İnsanların ne kadar bira içtiği genelde havaya bağlıdır.
Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.
Her şey, sınavı geçip geçmemene bağlı.
"Ne zaman geri döneceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."
Gelecek, bize ve neslimize bağlı.
Çoğu büyük Japon firması ihracata bağımlıdır.
Benim için arar mısın? Telefon çok yüksekte.
Benim geleceğim sizin ellerinizde.
Ne gördüğün, genelde neye baktığına bağlıdır.
Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
Bizim başarımız onun bize yardım edip etmemesine bağlı.
Final notuna gelince, bu senin final sınavına bağlı.
Bir istek parça çalıp çalmayacağımız seyirciye bağlı.
- Bu, bağlama bağlıdır.
- O, içeriğe bağlıdır.
Şöminemin üstünde asılı duran tabloyu bana veren kişi Tom'du.
Unutmayın, bu sizin maceranız yani size bağlı.
Toplum üretimden ve tüketimden soyutlanamaz.
Duruma bağlıdır.
Duvarda bir harita var.
Şartlara göre değişir.
Dişlerinde bir şey var.
Ve ne zamandır orada olduğunu bilmediğim bir halatla tırmanmak zorunda kalmayacağım.
Sizin başarınız STEP sınavını geçip geçmemenize bağlıdır.
O 38 yaşında olsa bile, o hâlâ ailesine bağlı.